''Kendimi Kaybettim, Hükümsüzdür'' İmza : SİLİVRİ

 
Silivri tüm bunların sonucunda aldığı göçünde etkisiyle kimliğini kaybetmiştir.  bir de bunlara, İstanbul sanayisinin Silivri’ye kaydırılma planları eklenince,  hadise bambaşka bir boyuta ulaşmakta.
 
Silivri’de artık kültürler çatışmaktadır ve her bir kültür diğerini egemenliği altına alma çabası içine girmiştir. Bunun en önemli göstergelerinden biriside, önümüzdeki yerel seçimlere partilerin yerli aday gösterme çabalarıdır. Hangi partiye gitseniz, aleni olmasa dahi yerli aday sinyalleri verilmekte. Peki bu çalışmaları yapanlar ve en önemlisi yerli adayla seçime daha iddialı girmeyi planlayanlar, mevcut göçün ve toplu konutların bitmesi halinde gerçekleşecek olan göçün hesabını da yapmaktalar mı acaba,  merak ediyorum.
 
Artık bir gerçeği görmek lazım. Silivri kişiliğini kaybetmeye, değerlerini yitirmeye başlamıştır ve bunlar Silivri’ye yaptırılmıştır. Yerli yabancı konusu 2’ci sırada yer almaktadır. bana göre 1’ci sırada Silivri’nin kimlik bunalımı yatmaktadır. Silivri, sanayi bölgesi midir?Turizm bölgesi midir?Tarım bölgesi midir?Sonuç, maalesef hepsinden birazdır ve hepsinden hiçtir. Bir bölgenin istikrarı olmalıdır ama bu Silivri’de maalesef yoktur.
 
Silivri’nin ne gelene hayrı kalmıştır ne de yıllardır burada yaşayanlara. İstanbul’un , dışarıdan bakıldığında imrenilen Silivri’si, onunla yaşayanlar için üzüntü kaynağı olmaya başlamıştır. Çünkü artık Silivri yozlaştırılmıştır, tüketilmiştir. Zaten cezaevinin gelmesiyle birlikte başlayacak olan toplumsal kirlenme, sanayi alanlarının kaydırılması ve bu bölgeye yığma yapılması sonucu, politikalar doğrultusunda gelenlerin dışında kalanları için yaşanılmaz bir yer olacaktır. Avrupa yakasının çöplüğü haline getirilmeye çalışılan Silivri için, hiç kimsenin kayda değer bir şeyler yapmaması da,  ayrıca üzüntü kaynağıdır. Yaklaşık 1-1, 5 yl kadar önce sayın belediye başkanımızın, cezaevinin gelmesiyle birlikte, Silivri’de güvenliğinde artacağının fark edilmesi gerektiği yönündeki açıklaması geldi de aklıma. Açıkçası bu anlaşılamaz bir açıklamaydı bana göre. Çünkü, ben ne cezaevini isterdim nede onun getireceği yüksek güvenlik önlemlerini. Ne ceza evi gelseydi, ne de güvenlik önlemleri artsaydı.
 
Ben tüm sanayinin Silivri’ye gelmesine de karşıyım. Bu kadar verimli topraklar sanayi gibi bir canavara yem edilmekte. Zaten son olarak bu bölgenin, kuraklıktan etkilenmemiş gibi olağanüstü hal dışında bırakılması da, izlenen politikaların sonucu değil mi?Sen bu bölgeleri olağanüstü hale sokmayıp,  çiftçiyi bezdireceksin, Çiftçi tarlasından verim alamayacak, aç kalanlar toprağını satacak, Trakya’da tarım bitecek, sende istediğin gibi sanayiyi buraya yerleştireceksin. Çünkü, kimse seni verimli topraklara sanayiyi getirmekle suçlayamayacak. Tarımın bittiği yerde,  sanayinin başlamasında ne gibi bir problem olabilir ki.
 
İşte bunca çarpıklığın içinde sıkışıp kalmış olan bir Silivri, nereye gider ya da gücü nereye kadar yeter. Tüm bunların cevaplarını, ileride,  izlenen politikaların verdiği meyvelerin,  ne olduğunu gördüğümüz zaman bulacağız. Şimdilik, astığım astık, kestiğim kestik diyen bir idarenin yönetiminde bu süreci geçireceğiz. Umarım hiçbir şey için geç olmadan doğru yol bulunur, Yoksa ardından bizde kendimizi kaybedip, sütunlarda hükümsüzlüğümüzü ilan edeceğiz.
 
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle HOŞÇAKALIN 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol