Geçen hafta bir açıklama yapıldı. Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasında meydana gelen bazı çirkin olaylardan dolayı, karşılaşma 19 Mayısta dostluk çerçevesinde oynanacak.
Şimdi düşünüyorum bu olaylar meydana geldi, yer yerinden oynadı herkes bir şeyler söyledi.
Peki, bu sadece geçen maça mı özgüydü? Hayır… Ben takip ettiğim her karşılaşmada kesin bir olay çıkıyor, birilerinin kafası yaralıyor, maç 7 -8 dakika uzuyor. Sahada futbol topu ve oyuncular dışında yok yok… Ne ararsanız bulabilirsiniz. Cep telefonundan bozuk paraya, pet şişelerden ayakkabıya…
Peki, bu olayların ilacı bu mudur? Yani her çıkan olaydan sonra bir 19 Mayıs tarihi bulup, dostluk için maçı tekrar oynatmak… Bence böyle bir şey yok eğer bunu böyle düşünürsek süper ligin dışında başka klasman ligleri olsun bank Asya olsun hangi lige bakarsanız bakın olay hep var hiç eksik olmuyor.
Bunun nedeni şu insanlar işten eve evden işe bazen sosyal olarak görülebilecek sinema tiyatro gibi aktivitelere katılıyorlar. En özgür olarak yaptığı şey ise takım tutmak, taraftar olmak… Kısıtlayıcı şey yok çünkü maça gidemese de içinde o takımın sevgisi ayrı boyutlara taşınmış.
Geçen gün televizyonda bir spor programı izliyorum. Taraftarlık konusu açıldı bunun üzerine konuşuluyor. Şöyle bir cümle geçti insanlar taraftarına ayrı bir sahip çıkıyor, eşinden boşanabilir, işinden ayrılabilir bu tür olumsuz şeyler yaşayabilir ama takımını bırakamaz.
Gerçekten mantıklı düşününce bu olay gerçek… Ülkemizde taraftarlık ayrı bir heyecan, ayrı bir zevk ama sonunda da ağır bedeller ödenebiliyor. Çok arkadaşımız hayatını kaybetti statlarda ve çevresinde ya da evinde… Hepsini buradan anıyoruz tekrar... Bu bağlamda taraftarlık başka bir aşk… Sabah minibüste, işyerinde, aile sohbetlerinde futbol ayrı bir yer taşıyor. Hayatının tamamen futbola ayıran insanlarımızda var. Doğru mu, doğru… Bu kadar fazlası iyi mi, normal davranırsan iyi… Ama anormale kaçarsan iş işten çıkıyor…
Galatasaray- Fenerbahçe dostluk maçı oynayacak İnönü stadında… Üç büyüğünde adı geçiyor… Tarafsızlık da var ama keşke bu olay geçenlerde yaşanmasaydı da Atatürk’ün, biz gençlere armağan ettiği bu güzel günde sadece büyük takım oldukları için, insanlara hediye olarak verilseydi bu karşılaşma… Ama olmadı. Belki bu yönden de bakılabilir olaya ama gerçekler ortada.
Bakalım maç sonucu ne olacak aynı olayların yaşanmayacağından eminiz ama yine de bir sürprizle karşılaşmak istemiyoruz. Yoksa o iki takımın ne büyüklüğü kalır ne de o günün anlam ve önemine yakışır. Kuşkusuz bu maça herkes yine derbi gözüyle bakıyor taraftarda şimdiden heyecanlı ama sabır istiyoruz. O maça gidecek tüm taraftardan sahaya ellerinden bir gülle gidip sahaya telefon, taş, pet şişe yerine gül atsınlar. Bakın o güzel yeşil çimler ne güzel bir görüntüye sahip olacak…
Bu arada unutuldu sanılmasın o maçta meydana gelen olayların neredeyse tamamına futbolcuların neden olduğu… O yüzden onlara ben değil de Ulu önderimizin alt satırda ki sözü seslenecek umarım akıllarının bir köşesinde kalır ve yabancı oyunculara da bir çeviri yaparlar. O maçta ki görüntülere tekrar bakınca ne kadar bu sözü duymadıkları belli oluyordu ama neyse…
Mustafa Kemal Atatürk siz sporculara böyle sesleniyor:
‘’Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”.