Aklın yolu bir...
Siyasetle ilgili yazı yazmak istemiyorum açıkçası… Demokratik yöntemlerle devam eden seçimlerde( !!! ) halk kendine kimi yakın görüyorsa, düşüncelerini, projelerini benimsemişse o şekilde hareket etmeyi o adaya oy vermeyi tercih etti. Mutlu şeyler yaşadı, bazen de hayal kırıklıkları ama sonuçta kim kazandı, halk mı bilinmez, ama sonucu yine zaman gösterecek. Ama umarım kimse kendi kafasını taşlara vurup keşke şuna oy vermeseydim veya şu adaya oy verseydim demez. Derse de son pişmanlık fayda etmez. Bir daha ki seçimlere kadar bekleyip olayları biraz daha irdeleyip nedenleriyle sonuçlarıyla, bir bütün haliyle görmek şart olmalıdır. Çünkü oy kullanmak kişisel bir haktır. Bu da sizin rahatlığınızı, mutlu bir hayat sürmenizi sağlayacak olan önemli, hayatınıza hükmedecek bir ayrıntıdır. Buradan genç arkadaşlara seslenmek istiyorum açıkçası. Playstation veya bilgisayardan kalkıp gazete okuyan çevresindeki olup bitenleri kafasında yorumlayan bir sonuca ulaştıran kaç kişi? Kaç genç arkadaşım yapıyor bunu?

Neyse fazla bu konular üzerinde gezinmek istemiyorum diye söylemiştim yazımın başında da… Ama yarınlarınıza sahip çıkın bu yarınlar gelecek nesillerin olacak. Çocukların, torunların yarınları olacak.
Yarınlar demişken kaçımız yarını düşünerek yaşıyor hayatı veya sadece şimdiyi mi düşünüyoruz. Geçenlerde güzel bir söz okudum sizinle paylaşmak istiyorum. ‘’İnsanoğullarının çoğu nasıl yaşayacağını bilemeden ölüyor.’’
Nasıl yaşayacağınızı biliyor musunuz? Belli değil… Yarınlara sarılarak yaşamanın anlamı aslında şu olmalı. Daha konforlu, daha güzel bir hayat, mutlu mesut bir yaşam .Doğduğumuz günden itibaren başlıyor sınav. Son anına kadar sürdürüyorsun bu sınavı, son saniyesine kadar hatta… Ama bilinmiyor değil mi nasıl, ne zaman veya nerede öleceğin. Koşuşturmaca, acele işler bu şekilde süregeliyor. Peki, şöyle yaşamayı bir düşünün. Her an ölecekmiş gibi. Sanki hayatta son dakikanı yaşıyormuş gibi. Belli değil çünkü ne zaman, nasıl, ne olacağı. O zaman daha mutlu olmaz mısın ve etrafındakileri daha mutlu etmez misin? Hem böylece çevrendeki insanları kırmazsın. Kırarsan da yapacak ve söyleyecek bir şeyim yok size. Hayat kalp kırmaya değmez. Dostunuzun, eşinizin, arkadaşınızın ama en önemlisi annenizin babanızın. Çok felsefe yapmış gibi gözüküyor yazı ama mantıklı bir düşünün ve elinizi avucunuzun arasına alın bir de bu yönden bakın. Sonuçlarında ne olacağını bilmediğiniz bir yol var önünüzde ve bu yolu en kusursuz hatasız bir şekilde geçmekse niyetin o zaman be kardeşim biraz sabret güler yüzlü ol.
 
Sinirleneceksin elbet bağırıp çağıracaksın ama bu çevrendeki masum insanlara olmamalı. Suçlu kimse fesatlık yapmadan geç karşısına konuş yüzüne o zaman. Her şeyi dök içinden harbi ol kaybetmezsin bir şey eğer haklıysan sonunca. Dediğim gibi iş yerinde sinirlenip o siniri eve aktarma yapma, evinin önünde bırak bunu ne ailene yansıt ne de başkalarına. Kısacası işini eve götürme. Sıkıntılarınız, dertlerinizi, kederlerinizi kendi içinizde halletmeye çalışın veya bir dostunuz varsa onunla paylaşın. Yoksa hayat içimizde taşıdığımız yükle sürmez. O yük içinizden taşınca da omzunuza yüklenir. Ömür boyu o yükün altından kalkamazsınız. Neyse demem o ki ne başkasını kırın ne de başkalarını kırın mutlu olmak kolay. Aklın yolu da bir. İyi düşünüp iyi şeyler yapmaya çalışın. İyiliklere, hep güzel şeyler denk gelir. Genelde bayram namazlarında imam vaaz verir akrabalarınızla, dostlarınızla küs kalmayın diye bir de buradan söyleyeyim küs kalmayın gerçekten kaybetmezsiniz her zaman kazanırsınız…
Haftaya görüşmek üzere… Mutlu yarınlar…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol