NE DEMELİ ŞU HABİL İLE KABİL'E ?
Ne demeli şu Habil ile Kabil’ e?Yokken haset, fesat, tuzak ve kan dökmek yer yüzünde..... iş miydi yani kör şeytan’ a uymak..?Hayır,.. bir de miras kaldı arkalarından bu pis işler..
O tarihten bu tarihe savaşların gerekçelerinde değişen bir şey yok gibi. Ya, k a d ı n meselesi, ya t o p r a k, ya da yaşam tarzı veya inanç dayatması...
Her devirde, karışan durumu düzeltmekle, Hakk’ a davet etmekle vazifeli nebiler anlarını dişlerine taktılar. Bir müddet durulan nefisler, her rahatlıktan sonra kudurdu... Yaşam alanlarını kendilerine de başkalarına da dar ettiler. Hem de ilahlık iddiası ile, önce nefislerini put edindiler sonra kendilerini putlaştırdılar.Her seferinde kendileri ile birlikte, bir çoklarının helak’ine sebep olarak..Kiminin belası bir küçük sinek oldu, kiminin tepesine taşlar yağdı, kimilerini sel aldı, kimilerini yer yuttu, kimilerini alevler....Ah, evet... Binlere yıllık nakillerin özetleri bu cümleler. Yakın tarihimizde de şimdiki dünya coğrafyasını çizen devasa savaşlar var elbette... Hem de ne azgın savaşlar. Hani Merhum Akif’in meşhur eserinde dediği gibi aklımda kaldığı kadarıyla..:" Ölüm indirmede gökler, ölüm kusmada yer,O ne müthiş bir hal ki, savrulur enkaz-ı beşer”İ kinci yarısı Japonya’ nın başına patladı... malum..Hiroşima ve Nagazaki....
Habil ve Kabil’ in torunları baktılar ki, Savaşla ganimet elde ediliyor ama savaşın bizzat kendisi kazanç kapısı... Hatta sen savaşma, Kışkırt, fitili ateşle, sonra sat silahı kaç kenara... Önce satıştan kazan, sonra, " ne ilkel insanlarsınız ya, demokrasi getiriyorum size" diyerek çök araziye... En nihayet barış, demokrasi, çağdaşlık, medeniyet, insan hakları, evrensel beyanname ve daha bir sürü bilmem ne arkasına gizlenen, ve fıtrat en saf ve temiz olan insanı sahip olduklarıyla birlikte evire çevire sömürme başlıyor yozlaştırarak, aslından ve Hak’ tan uzaklaştırarak..
Bu işin kötü ve kirli tarafı...
Ama, umut ve gayret etmeye değecek tarafı da var ve biz bu taraftayız...Anadolu coğrafyasının insanları, hadi orta doğu ve orta Asya’nın bir bölümünü de katalım,... ne olursa olsun, sağ duyuyu kaybetmiyor.... Semasında esen yelinde, bir nefes var ki, bu toprakların insanları, hata paylarıyla da olsa,.. barışın, dayanışmanın, sevginin, dostluğun, sevdanın ve aşkın,... farkına varabiliyorlar,.. İşlerin en kötü gittiği bir anda çirkefe karşı sen ben demeden saf tutabiliyorlar... Çünkü bu coğrafyanın insanı, orijinal bir nefesi teneffüs ediyor... bin yıllardır... Bu insanların türküleri bile tüm dünyada hayranlık uyandıracak, hayretlere düşürecek kadar çok ve geniş oktavlı... Ve bu geniş ve bol oktavlı türküler, Aşk,.. dost ve Hak temalı...
Son asırda kavramlarda karışıklık yaşansa da, dillerinde bu türküler dolaşan, yüreklerinde her şeye rağmen Allah lafzıyla titremeler hisseden, yaşamlarındaki tezatlıklara rağmen, hayatı yorumlarken kaza ve kaderden, nasip ve kısmetten, kadir kıymetten,.... veee büyük dönüşten dem vuranların çokluğu,... nasıl yok sayılır.?
Siz,.. biz,.. adını ve kim olduklarını bilmediğimiz milyonlar,... onlardan değil miyiz..? ELBETTE,.. ELBETTE VARIZ..!
SELDA İYİEKMEKÇİ