KÖTÜ ZANNETTİKLERİMİZİ İYİNİN BAHÇESİNE ÇEKMEK GEREKİR...!
Her gördüğümüzü, gördüğümüz anı ve şekliyle değerlendirme hastalığından kurtulduğumuz zaman ; sevgiyi paylaşmak, öteki diye sıfatlandırdıklarımızın sevgisine ulaşmak,... uçurumun eşiğine gelmişliği her ne sebeple olursa olsun, kötü zannettiklerimizi iyinin bahçesine çekip almak,.. ve yaraları sarmak daha kolay olmaz mı..?
Hz. Muhammet’in yaşadığı dönemlerde hırsızlığa ceza çaldığı eli kesmekle verilirmiş.Ve koca asırda bu ceza 11 kez verilmiş.Yani Allah(CC.)’ ın ahkamını uyguluyorum diye kimseye haksız yere ceza verilmemiş.Rahman ve Rahim olan,haşa vahşete ortak edilmemiş yani.
Ne alaka der gibisiniz.Açıklayayım efendim :
Hırsızlık edeni önce suç üstü yakalamak lazım.Yoksa, kuvvetli delil ve şahit.Sonra, adil mahkeme..
Mahkemede sanığa sorulur :" Neden çaldın..?"" iş istedin mi,sanatın yok mu..?"" Baban yok mu,akraban evladın yok mu,konu komşun yok mu..?"" tebdil-i mekan ettin mi ?" " Muhtara halini beyan ettin mi ? ,"" Beyt-ül Mal reisine arz ettin mi,.. Vali’ nin senden haberi oldu mu..?"" ........................................?"
Önce suçtan sebebe,... sonra sırasıyla aile, komşu, arkadaş, mahalli idare,... genel idare,... olmadı Emir-ül Mü’minin.......ihmalle de olsa sebepten suça,.. sıkı bir mahkeme!Ne için ?
İşte o meşhur kural...: " SANIK SUÇU İSBAT OLANA DEK MASUMDUR.."
Mahkeme sonunda, sanık mecburiyetten, aç kalmaktan ve ailesinin nafakası için müracaat ettiği kapılardan duyarsızlık, ilgisizlik ve aracılık nedenleri ile dönmüş olmaktan çaldıysa,..
KARAR :
TÖVBE,.. AF,.. BAĞIŞLAMA ( iş, aş, yuva) ve KAZANINDAN ÇALDIĞINI İADE....
Yukarıda sayılan sıralamaların hangisinde arıza varsa vay haline.Amma illa ki ahaliden sorumlu olan idareci takımının, artık rütbesine göre !
Yok eğer gerçekten eşkiyalık olsun diye ve hırsızlığı meslek haline getirip, can yakarak, bundan zevk alarak geçinmekten suçu sabitse işte o 11’ içinde !
Ve burada Hakk Teala’ nın rahmet ve rızasını kötüyü iyiye tahvil ederek kazanmak, kötü bilinenin içindeki iyiyi canlandırıp topluma kazandırmak için harcanan bir mücadele var.Amma içinin kötülüğü her yanına vurana ve etrafına da bulaştırana, reva görülen müeyyide de var....
El keselim, kol kıralım, adam taşlayalım demiyorum.Haşa.... Sürç-ü lisan olduysa affola. Yalnızca KISSADAN HİSSE !
Sarhoşu VELİ yapan, Rabb-ül Alemin’ in ALLAH(CC.) ismine gösterdiği hürmet ve çamurlarada debelenirken bile, "sarhoşun da Allah" ı var" diyerek iki gözü iki çeşme, kalbinin taaa derinliklerinde beslediği SEVGİ ile SIRF RABBİ ÖYLE DEDİĞİ İÇİN ANASININ AYAKLARI ALTINDAKİ CENNETE, ANASININ AYAKLARINI ÖPEREK TALİP OLMAK VE HER AYILIŞINDA BERBAT BİR PİŞMANLIĞIN PENÇESİNDE KIVRANMAK değil de,O masum anacığın oğlunun yüreğindeki tertemiz sevgiye İTİMAT ederek,HORLAMADAN İTİP KAKMADAN her gün güzellikle NASİHAT ederek, güzelliğe mütemadiyen DAVET etmesi değil de, nedir..?
Dışarıdan miskin, hem hal olunca deryalar gibi derin niceleri var Allah(CC.) bilir etrafımızda ve alemde .Hani. :" Dışarıdan baktım yeşil türbe,.. içine girdim estağfurullah" denir ya.... işte öyle....
SELDA İYİEKMEKÇİ