Silivri Facebook

YOĞURT MU?

YOĞURT MU?

 

 

     Yoğurt mu?

 

 

     Yok, Cacık.

 

      Hıyarımızda meşhurdur bizim. Çarşı pazar dolmuş taşmış. Bu kadar çok hıyarı görünce canım cacık çekti işte. İşin komik tarafı yoğurt bulamadım, iyi mi? Şöyle bol sarımsaklı üzerine zeytin yağı gezdirilmiş mis gibi naneli bir cacık yapacaktım.

 

     Olmadı!

 

     Yoğurt olmamasını festivalden bildim ama festivalde de yoğurt olmadığını yazdı arkadaşlar.

 

     Her ne kadar yoğurthane sayımız azaldıysa da; bir, iki marka yoğurdumuz olurdu meydanlarda. Festivale davet edilen yabancıların elinde yoğurt kaseleri görünce şaşırdım kaldım. Bursa Karacabey’in Ülkemizde ünlenmiş yoğurdunu ikram etmişiz.

 

      Reklamlarında inekleri oynatıyorlar hani. İşte o marka!

 

      Yani, Bursa’nın yoğurdunla  yoğurt bayramı yapıyor olduk. Eh, duydunuz mu hiç “Yoğurdum ekşi” diyeni?

 

       İşte bu yüzden festivali anlatmayacağım. Lakin, Yoğurtçu baba heykeline dokunmadan geçemeyeceğim.

 

       Sizin heykel dediğiniz, Karikatürün üç boyutlu hali. Yapmayın, etmeyin, Silivri’yi bu kadar gülünç hale getirmeyin. Lütfen adam gibi bir heykel yapın. Çocuk parklarındaki oyuncaklara benziyor. Yeri de çok komik, sanki emaneten duruyor gibi. Zaten Silivri’de yoğurt satıcısı da hiç olmadı diyebiliriz. Kapını açsan yoğurtçu dükkanı, yoğurthane vardı.

 

       Yoğurtçu İstanbul’dan, Yoğurtlar Karacabey’den…

 

        Ee, Genel Başkanınız nerede? Eminim ki; Silivri’ye girmeye tevbe etmiştir.

 

        Festival bitti gitti. İyi de; Sayın CHP Genel Başkanı şöyle bir kapıdan bile uğramadı. Çatalca ve Büyükçekmece festivallerinde boy gösteren Kılıçdaroğlu, bizi yine es geçti

 

      . Önceleri Tem Karayolundan gelip geçerdi. Artık hiç karşılaşmayalım diye 3. yoldan geçip gider….

 

        Festival bitti farkında mısınız?

 

        İki bağırmayla Silivri’yi sosyalist yaptınız ya Helal olsun! Aman diyeyim Nazım Hikmet’in heykelini dikmeye falan kalkışmayın. Sizin heykel anlayışınız ortada, koca şair çocukların oyuncağı olur.

 

        Evet, çalıştınız, didindiniz yoruldunuz.Eh, güzel bir tatili hakettiniz. Onbir ayın sultanı da gelmeden, şöyle çıkıp bir dinlenseniz diyorum. Yakın olur, uzak olur, bir yurt dışı yapın diyeceğim. Epeyde olmuştu hani, çıkmayalı!

 

        Çok yakışıklısınız, çok karizmatiksiniz, Livaneli çıkana kadar yaptığınız İcraatların gösterimlerinden hiçbiri aklımızda kalmadı ama fotoğraflarınızı beynimize kazıdınız.

 

         Hugo Chavez yanınızda havasını kalır.

 

         Şimdi, sizlere acı ama gerçek iki haber vereyim. Siz festival yaparken kurmaylarından diyebileceğim üç kişi daha gitti sağ cennahınızdan! Sol cenahı zaten daha evvel kapatmıştınız.

 

         Bakınız, Hüseyin Şahin’de “Kan tükürdüm ama kızılcık şurubu içtim” diyor…

 

         Ne oldu Sayın Şahin, Kızılcıkların oldu mu? Aman elini çabuk tut, Yılmaz Kandemir “Silivri’de siyasetin nabzını ben tutarım, gerisi teferuattır” demiş. Yani kısacası meydanlara çıktı bile… Sen türkülerini söyle, buyur hediyem olsun…

 

         
       
Yoğurt Koydum Dolaba Ellere Vay
       Bugün Başım Kalaba Ellere Vay
       Ellere Hanım Canım Ellere Vay

       Giymiş Pembe Şalvarı Ellere Vay
       Sallanır Saçakları Yerlere Vay

       Kalaylı Tas Yoğurdu Ellere Vay
       Seni Kimler Doğurdu Ellere Vay
       Seni Doğuran Ana Ellere Vay
       Bal İlen Mi Doğurdu Ellere Vay

       Yoğurdun Üstü Kaymak Ellere Vay
       Olur Mu Yare Doymak Ellere Vay
       Yare Doydum Diyenin Ellere Vay
       Caizdir Boynun Vurmak Ellere Vay

        

        

 

        

 

       

 

      

 

      

 

    

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol