Aradığını bulamadın mı? Buradan keşfet!
Sofya Anlaşması
Kartepe kesmedi,
Anlaşmalar Sofya’da devam ediyor.
Gazetelerde, üçlü ittifak birliğinin imzalı anlaşma metni yayımlanınca aklıma şu soru takıldı! “Bunların hangisi hangisini istemiyor” demeye başladım.
Yılmaz Bey, Kartepe’den telefonla bağlanıyordu. Telefonun karşı tarafındaki ses; Hiç merak etmeyin başkanım herşey söylediğiniz gibi gidiyor” diyordu…
Gitmedi…
Gruplar karıştı işe; “Böyle anlaşmamıştık” dediler. İlçe Yönetimini oylayacak olan delegeler “Bizim adayımız Erdoğan Ataç’tır” diyerek karşı bir duruş sergilediler.
Gittiler,
Bu kez tatile beraber gittiler. Bu gidiş değil, biraz da kaçış gibi oldu. Belediye Başkanımız Özcan Işıklar ve eski Başkan Yardımcısı Yılmaz Kandemir birlikte tatile gittiler.
Yarın, öbür gün duyarsınız; Yılmaz Kandemir Sofya’dan bildirir…
(Sofya anlaşması ile tarihi bilgi ararken; 100 yıl önce bir anlaşmaya rastlıyorum. Tamda Haftası hani 7 Mart 1912 Bulgarla; Sırplar, Rusya’nın baskısıyla İttifaka zorlanıyorlar. (Panslavizm) Sofya’da biraraya gelerek anlaşma imzalanıyor. Çok değil 6 ay sonra Balkan savaşı patlıyor 8 Ekim 1912)
100 yıl önceki Sofya Anlaşması, arkasından Balkan Savaşlarını getirdi. Bu anlaşmada Başkanlık Savaşlarını getirecek gibi!
Mevcut İlçe Başkanının savaşacak hali yok. Baksanıza, “ne iş olsa yaparım” diyor. Kaderine razı olmuş naif bir başkan! Üstündeki gücü kabullenmiş görünüyor. “Ben kızılderili atıyım” diyor ama şu halinle sur dibinden geçmesini hiç tavsiye etmem
(Adam, ölüm döşeğinde. Gözlerini açıyor, bakıyor ki; etrafında kimse yok! Oda boş, biraz dinliyor, dışarıdan sesler geliyor. Zarzor yatağından kalkıp dışarı bakıyor ki; herkes dışarıda ellerinde birer tabak bir şeyler yiyorlar. Yavaşça, yatağına giriyor ve beklemeye başlıyor. Az sonra ev halkından biri kapıdan içeri giriyor ve yavaşça adamın yanına gelip tam kontrol edeceği sırada, Hasta adam; “ o yediğiniz neydi” diye sorar. İçeri giren adam başlar sızlanmaya. “üç haftadır harketsiz yatıyorsun, bu üçüncü kazan Helvan oldu öleceksen öl artık yalvarırım.” )
İlçe Başkanlığı masasına yumruğunu vuran başkanları da gördük! Adamı delilikle suçladılar. Demek ki; bizim bir deliye acilen ihtiyacımız var…Niçin mi?
Partiye bakın, Belediye Meclis üyelerine bakın, Yılmaz Kandemir’in anlaşmalı suflörlüğünden başka bir ses eden var mı? Yoksa ben, bir günah mı işliyorum diye düşünürken kuzenimin gönderisini hatırladım…
''Yol değil, yolculuktur önemli olan. Nasıl yolculuk ettiğindir, nerede durduğun, nerede mola verdiğin, ne zaman yoluna devam ettiğin, hangi sapakları kullandığın, hangi dönemeçleri aldığın, ne zaman yavaşlayıp ne zaman hızlandığındır. Kiminle yolculuk ettiğin de önemlidir elbet, yoluna çıkanlara ne yaptığındır, kimleri yoldan çıkardığındır, yolunu kesenlere biçtiğin kaderdir." M.Mungan
Aradığını bulamadın mı? Buradan keşfet!