KARAKTER ZAFİYETİ... (LÜTFÜ ERTÜRK)

 

 

             Karakter Zafiyeti

 

         

              Karakter!

 

             Türkçemizde çok yanlış kullanılmakta olan bir kelimedir. Fransızca bir kelime olup; Türkçemizin içine yerleşmiştir. Zaman, içersinde bizdeki karşılığı “kişilik” anlamında kullanılmaya başlanmıştır ki; bu tanım, çoğu zaman yanlış anlaşılmalara neden olacaktır! Karakterin tam karşılığı ise “rol yapan” demektir. Etrafımızda şu cümleyi pek bir duyarız. “Çok karakterli” ya da “ne kadar karaktersizmiş” tanımlamalarına şahit oluruz.

 

             Yani, Sayın Belediye Başkanımızın “Karakteri olan da; karakter zafiyeti olur” demesi benim gözümde, Metin Karakaş’a yapılmış bir övgüdür. Kısacası; Metin Bey için rol yapma yeteneği sıfırdır diyor! Dahası, lafı başı düzgün adamdır diyor…

 

Ben sizlere birkaç örnek vereyim… Zafiyeti siz bulun!

 

              En sonunda, Silivri siyaset hayatında bunu da gördük çok şükür! Benim bildiğim, gazeteciler, siyasetçilere övgü ya da eleştiri de bulunurlar. Sağ olsun ki; Belediye Başkanımız bir ilki başardı. İlk defa bir başkan gazeteciye kucak açtı… Bu arkadaşın geçmişine bir psikolog titizliği ile iniyor ve geçmişteki yaralarını sarmaya çalışıyor. Bir taraftan da; aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyor. “Tam gözünü kafasını yaracakken” diyerekten, birden gazeteci arkadaşın duygusal mesajlarını hatırlıyor ve vazgeçiyor. İşte o gün; gazetecinin ismi Belediye Başkanımız için siyasi bir argüman haline dönüşüveriyor. Oysa…

 

              Yıl 2003, aslında olması gereken yerdedir. ANAP’tan AKP’ye yatay geçiş yapmıştır. Tam da o günlerde Yerel Seçimlerin arifesinde arı gibi çalışmakta Hüseyin Bey’in adeta danışmanlığını üstlenmiş durumdaydı. Her türlü danışmanlık hizmetini rahat verebilmesi için Metin Bey ve Hüseyin Bey tarafından kendisine rahat bir çalışma ortamı yaratılmıştı.

 

              Sonra?

 

              Sonrası, Yine kendi söylemleri ile 2010 yılında belediyeden niçin ayrıldıysa o gün içinde aynısı!

 

              Biz, gazeteci olayını biliyoruz az çok! Sadece silah göstermişler.( gazetecinin bana söylemi)  İnsan hayatının önemini de biliyor ve de kınıyoruz. Aklıma şu soru takılıyor? Sayın Başkanım; siz, bu gazeteci arkadaşı arabanıza aldığınızda nereyi ya da neyinizi gösterecektiniz… Niçin vazgeçtiniz? Yoksa karakter mi yaptınız?

 

              Bir şeye çok üzüldüm! “Yakışır mı Silivri’nin ekmeğini yiyor, suyunu içiyorsunuz?” Diyerek ötekileştirme politikanızı çaktırmadan yaymaya çalışıyorsunuz. Oysa Metin bey’i bu konuda en iyi sizin anlamanız gerekirdi.

 

              Karakteri boş verin, insan hayatında olaylara göre değişir de; lakin insanın zafiyeti değişmezmiş.

 

              Şu wikileaks belgelerinde yazılanları hiç kimse üstüne bile almadı ama kimin yaptığının üzerine daha çok durdunuz.

 

              Hele orada bir paragraf var ki; çok ilgi çekici… Hani gazeteci kardeşimizin, Wikileaks kayıtlarına cevap olarak yazdığı yazıda “Adamcağız” olarak nitelediği Yusuf Sarıbekir’in Silivri siyasetine olan yaklaşımları ve durduğu yer, benim oldukça dikkatimi çekti…

 

              Bildiğim kadarı ile 1994 yılından bu yana Silivri Siyasetine bir destek içindedirler. Dokunmaya değer görüyorum…

 

             

Sustum! Birikti yanaklarıma alfabe..Ya ilahi Ya Rab sükutumu en güzel duam eyle!...

             

             

     

             

              

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol