Kimisine göre temizliğin simgesidir. Kimimize göre de; sefilliğin…
Çevir yüzünü Doğu’ya, (Özellikle de bu günlerde Van’a) sefaleti ve çaresizliği gör.
Bir duvarın dibinde
Naylon terlikleri içinde yarı donmuş ayaklarına aldırmaksızın, arkadaşları ile itişerek, karşısına geçtiği kameraya kömür karası gözlerini dikip;”hepimiz okumak istiyoruz” diye feryat eden kızı inceledim televizyon programında. Uzun, uzun inceledim! Belli ki; öğretilmiş…
Az ötede öğretmeni duruyor, Aynı kararlıkta ve biraz da mahçup bakışlar atıyor etrafına. Belli ki; o öğretmiş…Ne güzel de; etmiş” diyorum. Ne diyor küçük kız? “Hepimiz okumak istiyoruz” diyor. Ne güzel de diyor! “Hepimiz” diyor, küçük kız! “Hepimiz” kelimesi ile vuruyor kalpleri… 40 yıl köle olunacak kelime bu olsa gerek diye düşünyorum…Öğretmene bakıyorum da, küçük kızdan farkı yok…o kocaman yüreğine sağlık öğretmenim…Size, bu yurdun heryeri bir makamdır..
Aynı günler…
Hava da güneş var lakin ısıtmıyor. Kar kapıda…
Bir duvarın dibinde;
Belediye Başkan Yardımcısı Yılmaz Kandemir basın toplantısı yapıyor. Görevinden istifa edecek. Kameralara bakamıyor, bakışlarını kaçıra kaçıra bir şeyler anlatmaya çalışıyor….
Kem ediyor, küm ediyor. “Aslında öyle de ama öyle değil de” diyor. Yani bir türlü diyemiyor. Söylemek istediği, kendi kararı değil. İşte o yüzden basın bildirisi bile yazamadı…Ne tarafa bakacağını, elini nereye koyacağını, daha doğrusu nasıl bir duruş sergileyeceğini bilemiyor. Soru sorduklarında canı sıkılıyor. Aklı meteroloji de! Kar yağacak, kar tepeye. Beyaz ve sakin…(Zenginin dağında lapa lapa yağan kar, fakirin düzünde niye boran boran olur?)
Dayanamıyor, “Ben” diyor! “Ben”
Küçükken arzuladığı bir düşüncesini açıklıyor. Niçin? Silivri’nin kendisine ait bir adası olmadığını düşünür dururmuş. Projesini açıklayıveriyor. Boşnak bahçenin karşısına Galatasaray adası gibi bir ada kondurmak istediğini! Tamda giderken, ayaküstü söyleyiveriyor içindekileri…Parpadar tepeye koca bir camii yerleştiriviyor bir anda…
Hani, tam da; istifa ederken ne bu projeler?
Sayın Işıklar’ın kendisine verdiği sözde durmadığını söyleyiveriyor. Sonra telaşa kapılıyor ve bir iki kıpırdanıyor. Yine Sayın Işıklar’ın yanında olacağını belirtiyor. Nasıl da kendisine ihanet ediyor! Bir çırpıda yitip gidiyor projeler…Olmakla olmamak arası.
Biri soruyor! İstifanın gerçek sebebi ne diyor? Cevap vermek zorunda değilim diyor.
Biz diyemiyor, “Hepimiz” diyemiyor.
Sadece, Sayın Işıklar’la beraber hareket edeceğini söylüyor. Eh, neticede Başkan da bir kalp taşıyor değil mi? Maneviyata önem verir, vefasızlık edemez herhalde…
Yarım ağızla ettiğiniz, yarım istifanızı görmezden gelir elbette…
.