IÇIMDE ÖLEN BIRI VAR... (LÜTFÜ ERTÜRK)

 Bu gece, canim çok sıkılıyor. Sıkılıyor ama niçin sıkılıyor? Adlandiramiyorum bir türlü. Son yazdiklarimi gözden geçiriyorum. Yok, hiçbir sey sarmiyor, hiç bir sey dokunmuyor bana ve benim içimden de kimseye dokunmak gelmiyor…Tuhaf, canim içmek bile istemiyor, içim cenaze evi gibi . Birden dudaklarimdan dökülüveriyor. Içimde ölen biri var…

                      Depremler oluyor beynimde disarida siren sesi var./ Her yanimda susmus insanlar susmus, içimde ölen biri var... Içinden git diyorsun, duyuyorum gülüm/ Gidecegim son olsun…Dokunsan donacagim /Içimde intihar korkusu var/  Bir gülsen aglayacagim, Bir gülsen kendimi bulacagim…

                      Telefonum aci aci çaliyor, kuzenim ariyor.

                      “Yazilarini okudum, caninin sikildigini hissettim ve iyi gelecegini düsündügüm için bu notu seninle paylasmak istedim. Kahramanlarini yazinin içinde istedigin yere oturtabilirsin ” diyerek kapatti. Benim bu gece canim çok sikiliyor. Kimse canimin niçin sikildigini da bilmiyor. Kimseyi de; bir yerlere oturtacagim falan yok…Iste o not!

                      “ Insanlar, iliski içindeyken ay isigindaki kambur gibidirler! Yani, sürekli bir yanlarini gösterirler  ve hatta herkes, el yüz isaretleri yoluyla kendi fizyonomisini, aslinda olmasi gerekeni gösteren  ve sadece kendi bireyselligine göre hesapladigi için kendisine çok yakisan ve uyan, bu yüzden kesinlikle yaniltici bir etkisi olan bir maskeye dönüstürmek için dogustan gelen bir yetenege sahiptir.

                     Soylu ve yüksek yetenekli insanlar. Özellikle de; gençliklerinde insanlari tanimaktaki ve yasam bilgeligindeki eksikliklerini; sik, sik ele vermelerinin; bu yüzden kolaylikla aldatilmalarinin ve yaniltilmalarinin; düsük karakterlilerin ise çok daha hizli bir biçimde, dünyada yollarini bulabilmelerinin nedeni deneyim eksikligi olanin a priori yargida bulunmasi ve genel olarak hiçbir deneyiminin a priori’ye* es deger olmamasidir.

                      Bu a priori, siradan birisine kendi benligini gösterecek; ama soylu ve seçkin kisiye ayni seyi vermeyecektir. Çünkü tam da bu soylu ve seçkinler ötekilerden oldukça farklidirlar. Bu yüzden, düsüncelerinde ve eylemlerinde kendilerini örnek alip hesap yaptiklarindan, hesaplari çarsiya uymaz.
 
Iliski kesilen bir arkadasla yeniden barismak bir zayifliktir; bu zayifligin cezasi, bu arkadas ilk firsatta, tam da iliskinin kesilmesine neden olan seyi yeniden, üstelik kendi vazgeçilmezliginin bilincinde olarak daha bir pervasizlikla yaptiginda ödenir.
 
Insanlar, çikarlari degistiginde zihniyetlerini ve davranislarini çabucak degistirirler; niyetleri öyle dar bir sürede degisir ki, buna itiraz etmemek için daha dar görüslü olmak gerekir.
 
Gümüs yerine kâgit paranin dolasimda olmasi gibi, dünyada, hakiki sayginin ve hakiki dostlugun yerine bunlarin dissal gösterimleri ve olabildigince dogalmisçasina taklit edilmis jestleri geçerlidir.

Arthur Schopenhauer.

* a priori: kelime anlami: “Önceki” demektir. Ancak felsefi olarak deneyden önceki anlamini tasir. Ön kabul demektir.

    
    
   Depremler oluyor beynimde disarida siren sesi var./ Her yanimda susmus insanlar susmus içimde ölen biri var.

    Güzelde söylemis ama diyecegim o ki: O da; benim içimi bilmiyor. Benimkisi uçak kazasi

    Kurtulan yok…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol