Silivri Facebook

BOŞNAK BAHÇE... (LÜTFÜ ERTÜRK)

  Boşnak Bahçe

            Bahçeden daha çok, bir vaha görünümündeydi. İçindeki asırlık ağaçları ve yıllardır durmadan akan su kaynağı ile yemyeşil bir vahayı andırıyordu.

            Çocukluğumuzda, Fatih Mahallesi’nin dik yamaçlarından inerek ulaştığımızda; sanki ilk defa keşfedecekmiş gibi heyecanlanırdık. Evet, çocukluğumuzda kuş avladığımız, her köşesinde gizli bir geçit, gizli bir hazine aradığımız, gözümüzde balta girmemiş bir orman gibi büyüttüğümüz Boşnak Bahçe…

            Bahar aylarında, Fatih Mahallesi'nin sakinleri için piknik alanıdır. Yaz aylarında deniz kenarında güneşlenenlerin,  can havliyle sığındıkları yemyeşil bir vahadır Boşnak Bahçe…

            Okuldan kırdığımızda sığındığımız gizli mabetimizdi.  Bir bakarsınız ki; okulun yarısı Boşnak Bahçe’de! Tüm ağaç altları dolmuştur…

             İlk içki deneyimlerini burada yaşamıştır pek çoğumuz. Söyleyemediğimiz aşklarımızı ağaç gövdelerine kazıdığımız sonra da şarabın etkisiyle salya sümük ağladığımız yerdir Boşnak Bahçe…

             Şarap deyince o yılların şarap markalarını saymadan geçemeyeceğim. Akpınar şarabı vardı. Sert içimli bir şaraptı. Esen Şarabı şarapların içinde en tatlı olanıydı. Köçek diye bir şarap vardı, neşelenirdik. Dertalan şarabı ile dertlenirdik.  Kalabalık gitmişsek 3 kiloluk Hitit Galon şarap tercihimiz olurdu. Defigam şarabı bütçeye en uygun olanaydı. Papazkarası ve Kulüp Şarabını tercih ettiğinizde; “Parayı nereden buldunuz” sorusunu beklemek zorunda kalacağınızı bilmelisin! Çünkü, her an bir arkadaşın şarap parası için asılacaktır.

             Rakı masasına oturduğunuzda, artık çok şeylerin eskisi olmayacağını bilmeniz gerekir. Hele ki; birde ekabir ağabeyler tarafından kabul görürseniz. Yolda yürümeniz bile değişecektir.

             Boşnak Bahçeye inen gençler arasında değişik bir iddia oluşurdu. Deniz mevsimini  erken açma yarışı. Denize en erken kim girecektir! Mayıs ayı bizim için deniz mevsiminin ortaları sayılırdı. Mayıs ayı çıkmadan hepimiz kapkara olurduk. Deniz sonrası  doğal kaynakta alınan duş bizi uzun süre titretirdi. Onca sıcağa rağmen buz gibi soğuktu kaynağımız.

            Bir ara Yeşilçam Yapımcılarının dikkatini çekmişti. Maskeli Beşler (Tamer Yiğit, Yılmaz Köksal, Süleyman turan, Yusuf Sezgin, Yıldırım Gencer) filminde, Fatih Mahallesinin delikanlıları da rol almıştı. Sonra Dişi Tarzan (Gülgün Erdem) filmini çekmişlerdi. Falezleri, Beşparmak dağları gibi gösterip  Kıbrısa giren on adamın öyküsünü anlatan bir film çektiler. Boşnak Bahçe, Türkan Şoray ve Aziz Rutkay’ın Ölü bir Deniz filmi ile yeşilçam’da tavan yapacaktı.

            Falezlerin altı doldurulunca, daha fazla ziyaretçi almaya başlayan bahçemiz, zaman içerisinde yavaş, yavaş yeşilliğini yitirecek ve ziyaretçileri tarafından bir “Çöp Bahçe” haline dönüştürülecekti. Az da olsa kaynak pınarından su akmaya devam ediyor.

             Silivri’nin tükenmiş yeşillikleri içinde direnen son yerlerden biridir Boşnak Bahçe. İlgi bekiyor. Az bir bakımla her taraf yeniden yemyeşil olur.  Küçük bir dokunuş yeter.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol