Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba!

Haftada bir gün ‘UFUK ÇİZGİSİ’ adını verdiğim köşede, ulusal basından ve çeşitli dergilerden ‘Kesip biriktirdiğim’ hayat çizgime uygun görüşleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
Zülfü Livaneli’ yi seven vardır, sevmeyen vardır! Yazılarını beğenir ya da beğenmezsiniz! (Bir zamanlar benim de düşündüğüm gibi), bazı fikirlerini uçuk veya fazla siyasi bulanlarınız olabilir!

Ancak son dönemlerde ‘Vatan’ gazetesinde yazdıklarının büyük bir kısmı ‘kesip saklanmayı’ hak edecek kadar hayat dersi veriyor okuyanlara.
Yeni yıla girdiğimizde yazdığı, (bu günün  hem genel, hem de yerel siyasi ortamına çok uyan) bir yazısını bu hafta sizlerle paylaşmak istiyorum.

‘….Kendimizi dünyanın merkezi sanmamız, geçici olduğumuzu unutmamız, hayatın küçük sanılan insani sevinçlerine, mutluluklarına sırt çevirmemiz bize emsalsiz acılar yaşatıyor.
Oysa yaşıyor olmak, ağrısız sızısız bir nefes alabilmek, soğuk kış gününde dumanı tüten tavşan kanı bir çayı yudumlayabilmek, bir çocuk gülüşünü görebilmek, eski bir dostla anılara dalmak, sevdalanmak, hayata yeni atılan bir gencin heyecanına tanık olmak, mutluluk değilse nedir?

Bhutan Kralı Birleşmiş Milletler’ e bir öneride bulunmuş ve Gayri Safi Milli Hasıla hesaplamalarının değiştirilmesini istemişti. Ona göre milli zenginlik sadece parayla pulla ölçülemezdi. Bir de Gayri Safi Mutluluk Hasılası’ na ihtiyaç vardı. Bir insanın ailesiyle birlikte geçirebildiği zamanı, sanatı, kültürü, dostluk ilişkilerini, aşkı da bu hesaba dahil etmek gerekiyordu.
Bir hayat içinde her şeyin belli bir ağırlığı ve önemi var. Eğer bu alanlardan birini abartıp da hayatın merkezine koyarsanız, diğer alanları etkilemesine izin verirseniz bilin ki mutsuzluğa davetiye çıkarıyorsunuz.
Politika da insan hayatında ancak belli bir ağırlığa sahip olmalı. Ama son yıllarda görüyoruz ki Türkiye’ de ( ve tabi ki Silivri’ de ) neredeyse politikanın dışında bir şey konuşulmuyor.

Aristo insanoğlu için ‘İnsan politik bir hayvandır’ demişti. Doğru ama bunun bile bir ölçüsü olmalı.
Bilgeler iktidar ve mutluluğu, ateş ve kara benzetir. Biri çoğaldı mı öteki azalmaktadır. İkisinin bir arada durması mümkün değildir. ( Ne kadar da doğru bir benzetme! Siyasette , sporda veya herhangi bir alanda aşırı iktidar hırsının insanı mutlu etmeyeceğini aksine mutluluğunu giderek yok edeceğini dört kelimeyle özetlemişler. Teşekkürler o bilge insanlara…)
  *       *       * 
Biliyorum ki hepimizin sıkıntıları, üzüntüleri var. İnsanoğlu hastalıktan, ölüm acısından, parasızlıktan, aşk acısından, ayrılıktan, onurunun kırılmasından, yaşlılıktan, kısacası binbir sebepten dolayı acı çekiyor.
Ama hayat sadece bunlardan ibaret değil.
Dertlerin yanında sevinçler, hastalıkların yanıbaşında mucizeler, gözyaşlarının arkasından kahkahalar bekliyor bizi.
Bu yüzden yeni yılın bu ilk gününde hepinizi, hayatınızdaki karanlıkları değil, aydınlık noktaları hatırlamaya çağırıyorum.
Yaşıyor olmak, yeni yıllara ulaşmak bile başlı başına bir mutluluk kaynağı olmalı.
Hayat, dertleri büyütmek için çok kısa.

Bir türküde deniliyor ki: ‘Bu dünya bir penceredir / Her gelen baktı geçti.’
Biz de bakıp geçiyoruz işte.
İnsan bunu hatırladığı zaman, dertleri gözünde küçülüyor….
Bu yüzden hayatınızdaki hiçbir sorunu, dünyanın sonu olarak görmemenizi diliyorum.
Bize düşen ömür dilimini mümkün olduğu kadar mutlu geçirmek ve başkalarını da bu mutluluğa ortak kılmaktan daha güzel hiçbir şey yok.

Ben  sevgili Zülfü Livaneli’ nin bu güzel yazısını okuduğumda, onun da benim hayat görüşüme paralel  ‘pozitif yaşam felsefesini’ paylaştığını görünce büyük bir mutluluk hissettim.
Umarım Silivri’ de (veya çok uzaklarda ) yaşayıp gazetemizi ( internetten de olsa ) takip eden okuyucularımız da bu yazıyı okuduktan sonra bana hak verirler ve aynı duyguları hissederler!
Sonsuz  Sevgi ve Saygılarımla…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol