Sevdiğim birkaç dizi (CNBC de Prison Break, ATV de ‘Uğur Yücel’ li Canım Ailem ve bazen de Avrupa Yakası), spor programı olarak da TRT Spor ve NTV Spor’ u tercih ediyorum. Bazı önemli futbol maçları ve zaman zaman da ilgimi çeken haber-tartışma programlarını izliyorum.
Aynı şekilde bilgisayarla ilişkim de çok farklı sayılmaz. Sadece gerektiğinde karşısına oturuyorum ve zamanımın geri kalanını daha gerekli şeyler için kullanmaya gayret ediyorum. Bu devirde bilgisayar ve televizyon bağımlısı olmamak için özel bir çaba göstermek gerekiyor doğrusu!
Geçen akşam eve geldiğimde ‘Cumartesi gecesi’ keyfini çıkartmak için kendimi salona attım. Gazete okumak, müzik dinlemek ve (5+1 ses sistemi ayrıcalığıyla) dvd de film izlemek için (genellikle bir başıma) kullandığım evin en sevdiğim bölümüdür ‘salonumuz’.
Gazetelerimi aldım. Televizyonu kapatıp, cd çalara Bülent Ortaçgil şarkılarını değişik sanatçıların yorumladığı o muhteşem cd yi taktım. Defalarca dinlememe rağmen hiç bıkmadığım ve doyamadığım Bülent Ortaçgil’ in harika şarkı sözleri… Ancak yorumlayan sanatçılara da haksızlık etmeyelim! Hepsi şahane söylemiş!
Önce Mirkelam başlıyor, kendine özgü, coşkulu sesiyle;
‘ Kimi petunya/ kimi sardunya/ çiğdemsin/ bazen manolya/ karanfilsin/ karamsarsın/ bazeeeeeen’ ve devam ediyor… Bütün çiçekler, biraz daha su ister/ Su yoksa sevgimiz yaşatsın onları/ Biraz da sen konuş, duymayan hiç kalmasın/ Güzel bahçemiz hiç solmasın…
Şarkının devamında bahsedilmeyen çiçek yok neredeyse! Bülent Ortaçgil çiçekleri anlatırken insanlarla da özdeşleştiriyor adeta! Belki de her çiçekte farklı bir insan kişiliğini vurgulamak istiyor! Ne kadar farklı farklı olduğumuzu, farklı sevdiğimizi, farklı seviştiğimizi ve farklı düşündüğümüzü… Kim bilir?
Levent Yüksel çıkıyor birkaç şarkı sonra ‘Sensiz Olmaz’ diyor. Ama nasıl güzel, nasıl dokunaklı söylüyor! Anlatamam!
Hani ‘Neredesin Firuze’ filminde Müslüm Gürses yorumladığında olay olmuştu ve çok beğenilmişti ya! İşte o şarkı…
‘Bu sabah yalnız uyandım / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Tanıdık kokular yoktu / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Kahvaltım anlamsızdı / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / İlk sigaram bile tatsızdı / Sensiz olmaz / Anlaşılan alışmışım / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Bir verdiysem, iki almışım / Sensiz olmaz / Aşk bir dengesizlik işi / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Dengeye dönüşen bir sevgi / Sensiz olmaaaaaz / Yine kendime sormadan duramadım / Niye seni böyle istiyorum diye bulamadım…’ diye sürüp gidiyor ve sonunda ‘niyeee, niyeee, niyeee…’ diye yalnızlığa isyan ederek bitiriyor şarkıyı.
Yalnızlık hangimizin canına tak etmiyor ki bazen! Özellikle de sevdiğimizden uzaktaysak ve özlem bir kor gibi yüreğimizi yakmaya başlamışsa! O ruh halindeyken kalabalıklarda bile ‘yapayalnız’ hissetmiyormuyuz kendimizi? Savunmasız ve çaresiz.
Çok garip! Bazen de tam tersi olabiliyor. Yani yalnız kalmak istiyoruz kendimizle! Ruhumuz sıkılıyor… Yüreğimiz daralıyor… Kalabalıklar içinde boğulacak gibi oluyoruz.
Albümdeki bütün şarkıları yazmam mümkün değil tabi ki, ancak Ayşegül Aldinç’ in yorumladığı ‘Küçük Şeyler’ i yazmadan hiç olmaz!
‘Küçük şeyler, bizi usandıran / Küçük şeyler, bizi utandıran / Hep küçük şeyler, bizi yarıştıran / Küçük şeyler, bizi uzlaştıran / Küçük şeyler, hepsi de küçücük şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hep kısa anlar, kısa anlar, karar verdiğimiz / Sonra günler boyu, bir düşündüğümüz / Kısa anlar, hepsi de kısacık anlar / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hep büyük düşler, peşinde koştuğumuz / Sonra nerdeyiz diye, içinde kaybolduğumuz / Hep büyük düşler, büyük düşler elimle tutamadığım / Hiç görmediğim, yaşamadığım / Büyük düşler, hepsi de küçücük şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hepsi de küçücük şeyler / Küçücük şeyler / Hep küçük şeyler, bizi savaştıran / Küçük şeyler, bizi barıştıran / Hep küçük şeyler, küçük şeyler, seni sevdiğim / Küçük şeyler, seni üzdüğüm / Küçük şeyler, hepsi de minicik şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hepsi de küçücük şeyler, küçücük şeyler’
Ama en güzel de ‘Küçük Şeyler’ i dinlerken anlıyorsunuz yaşam dediğimiz kısacık anı dolu dolu yaşamamız gerektiğini… Bu dünyaya kazık çakmayacağımızı… Birbirimizi hiç uğruna kırmamamız gerektiğini…Ve küçücük şeylerin bizi mutlu etmeye yetebileceğini.
Eğer ‘Küçük şeyler’ yüzünden kendi hayatımızı ve başkalarınınkini mahvetmemişsek tabi ki!
Bülent Ortaçgil şarkılarını dinlerken lütfen şarkı sözlerine biraz daha dikkat kesilelim. Çünkü kuyumcu ustası titizliğinde, özenle seçilen o sözler bize hayatın anlamını (ve anlamsızlığını) en yalın haliyle öyle güzel anlatıyorlar ki!
Sonsuz sevgi ve saygılarımla… Hoşçakalın.
Aynı şekilde bilgisayarla ilişkim de çok farklı sayılmaz. Sadece gerektiğinde karşısına oturuyorum ve zamanımın geri kalanını daha gerekli şeyler için kullanmaya gayret ediyorum. Bu devirde bilgisayar ve televizyon bağımlısı olmamak için özel bir çaba göstermek gerekiyor doğrusu!
Geçen akşam eve geldiğimde ‘Cumartesi gecesi’ keyfini çıkartmak için kendimi salona attım. Gazete okumak, müzik dinlemek ve (5+1 ses sistemi ayrıcalığıyla) dvd de film izlemek için (genellikle bir başıma) kullandığım evin en sevdiğim bölümüdür ‘salonumuz’.
Gazetelerimi aldım. Televizyonu kapatıp, cd çalara Bülent Ortaçgil şarkılarını değişik sanatçıların yorumladığı o muhteşem cd yi taktım. Defalarca dinlememe rağmen hiç bıkmadığım ve doyamadığım Bülent Ortaçgil’ in harika şarkı sözleri… Ancak yorumlayan sanatçılara da haksızlık etmeyelim! Hepsi şahane söylemiş!
Önce Mirkelam başlıyor, kendine özgü, coşkulu sesiyle;
‘ Kimi petunya/ kimi sardunya/ çiğdemsin/ bazen manolya/ karanfilsin/ karamsarsın/ bazeeeeeen’ ve devam ediyor… Bütün çiçekler, biraz daha su ister/ Su yoksa sevgimiz yaşatsın onları/ Biraz da sen konuş, duymayan hiç kalmasın/ Güzel bahçemiz hiç solmasın…
Şarkının devamında bahsedilmeyen çiçek yok neredeyse! Bülent Ortaçgil çiçekleri anlatırken insanlarla da özdeşleştiriyor adeta! Belki de her çiçekte farklı bir insan kişiliğini vurgulamak istiyor! Ne kadar farklı farklı olduğumuzu, farklı sevdiğimizi, farklı seviştiğimizi ve farklı düşündüğümüzü… Kim bilir?
Levent Yüksel çıkıyor birkaç şarkı sonra ‘Sensiz Olmaz’ diyor. Ama nasıl güzel, nasıl dokunaklı söylüyor! Anlatamam!
Hani ‘Neredesin Firuze’ filminde Müslüm Gürses yorumladığında olay olmuştu ve çok beğenilmişti ya! İşte o şarkı…
‘Bu sabah yalnız uyandım / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Tanıdık kokular yoktu / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Kahvaltım anlamsızdı / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / İlk sigaram bile tatsızdı / Sensiz olmaz / Anlaşılan alışmışım / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Bir verdiysem, iki almışım / Sensiz olmaz / Aşk bir dengesizlik işi / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Dengeye dönüşen bir sevgi / Sensiz olmaaaaaz / Yine kendime sormadan duramadım / Niye seni böyle istiyorum diye bulamadım…’ diye sürüp gidiyor ve sonunda ‘niyeee, niyeee, niyeee…’ diye yalnızlığa isyan ederek bitiriyor şarkıyı.
Yalnızlık hangimizin canına tak etmiyor ki bazen! Özellikle de sevdiğimizden uzaktaysak ve özlem bir kor gibi yüreğimizi yakmaya başlamışsa! O ruh halindeyken kalabalıklarda bile ‘yapayalnız’ hissetmiyormuyuz kendimizi? Savunmasız ve çaresiz.
Çok garip! Bazen de tam tersi olabiliyor. Yani yalnız kalmak istiyoruz kendimizle! Ruhumuz sıkılıyor… Yüreğimiz daralıyor… Kalabalıklar içinde boğulacak gibi oluyoruz.
Albümdeki bütün şarkıları yazmam mümkün değil tabi ki, ancak Ayşegül Aldinç’ in yorumladığı ‘Küçük Şeyler’ i yazmadan hiç olmaz!
‘Küçük şeyler, bizi usandıran / Küçük şeyler, bizi utandıran / Hep küçük şeyler, bizi yarıştıran / Küçük şeyler, bizi uzlaştıran / Küçük şeyler, hepsi de küçücük şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hep kısa anlar, kısa anlar, karar verdiğimiz / Sonra günler boyu, bir düşündüğümüz / Kısa anlar, hepsi de kısacık anlar / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hep büyük düşler, peşinde koştuğumuz / Sonra nerdeyiz diye, içinde kaybolduğumuz / Hep büyük düşler, büyük düşler elimle tutamadığım / Hiç görmediğim, yaşamadığım / Büyük düşler, hepsi de küçücük şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hepsi de küçücük şeyler / Küçücük şeyler / Hep küçük şeyler, bizi savaştıran / Küçük şeyler, bizi barıştıran / Hep küçük şeyler, küçük şeyler, seni sevdiğim / Küçük şeyler, seni üzdüğüm / Küçük şeyler, hepsi de minicik şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren / Hepsi de küçücük şeyler, küçücük şeyler’
Ama en güzel de ‘Küçük Şeyler’ i dinlerken anlıyorsunuz yaşam dediğimiz kısacık anı dolu dolu yaşamamız gerektiğini… Bu dünyaya kazık çakmayacağımızı… Birbirimizi hiç uğruna kırmamamız gerektiğini…Ve küçücük şeylerin bizi mutlu etmeye yetebileceğini.
Eğer ‘Küçük şeyler’ yüzünden kendi hayatımızı ve başkalarınınkini mahvetmemişsek tabi ki!
Bülent Ortaçgil şarkılarını dinlerken lütfen şarkı sözlerine biraz daha dikkat kesilelim. Çünkü kuyumcu ustası titizliğinde, özenle seçilen o sözler bize hayatın anlamını (ve anlamsızlığını) en yalın haliyle öyle güzel anlatıyorlar ki!
Sonsuz sevgi ve saygılarımla… Hoşçakalın.