KÜRTAJ... (BELMA BALCI)

KÜRTAJ

Jinekologlar özel muhabbetlerinde bu işe “kazı kazan” diyorlarmış... Bu konu kısır bir döngü, hangi tarafa baksan o haklı veya haksız... Atan atana, tutan tutana...

Kürtaj fransızcadan gelen bir kelime, türkçesi “kazımak” anlamına geliyormuş, ben fransızca bilmem, bilenler söylüyorlar... “Kürtaj” ın fonksiyon olarak ne anlama geldiğini doğmamış bebekler bile biliyor artık, hatta onlar bizden daha çok biliyorlar...

Bir sperm ve yumurta bir protein bulamacına dönüşür, bir protein bulamacı bir embriyona dönüşür, o embriyon bir cenine dönüşür, cenin bir fetüse ve bir fetüs de bir bebeğe... Bu hikayenin hangi aşamasında insan başlar? Biz ne zaman insan oluruz? Bu soruya verilecek yanıt dinden felsefeye, hukuktan sağlığa, metaryelizmden metafiziğe, biyolojiden psikolojiye, bireyden devlete bir çok alanı kapsar, çıkmaz bir sokaktır adeta, bir sonuca varmak epeyce güçtür...

Bu kadar büyük ve kapsamlı bir durum içeren, hayatın her alanında etkisini gösteren kürtaj konusunda benim kafam epeyce karışık ve bu kafa karışıklığını ben en ideal durum olarak gördüğümü söyleyebilirim, çünkü net bir iddiada bulunmak bana abesle iştigal gibi gelmekte adeta... Kürtaj hakkındaki tartışmalarda safımız; durduğumuz yere, karşılaştığımız koşullara, hayata baktığımız yere göre sürekli değişebilir...

Çok karşı olduğun bir zamanda, başına bir iş geliverir, hadi bakalım çık işin içinden şimdi! Veya hiç karşı değilsindir ama öyle bir durumla yüz yüze gelirsin ki düşüncelerinin tam tersi bir eylemde bulunmak zorunda kalırsın...

Cinsellik, seks, üreme, aşk, doğum, ölüm... Bunlar öyle hayatin içinde ve öyle karmaşık işler ki, dünyadaki insan sayısı kadar farklı yorumları ve farklı çözümleri vardır... Ben şimdi genel anlamda, makro düzeyde bir kaç görüşü hatırlatayım sizlere, kim neyi istiyorsa onu alsın...

Kürtaj karşıtları diyor ki; -Kürtaj bir cinayettir... Ana karnına düşen ilk embriyonun bile yaşam hakkı vardır... 3 saniyelik bir orgazm anının semeresini neden bebek çeksin kardeşim, sen o işi yaparken bunun sonucunu bilmiyor musun, neden önlemini almıyorsun o zaman... Bu işi yaptıysan sonucuna da katlanacaksın...

-Millet bunu kazanç yolu yapmış, astronomik ücretlerle yapılan kürtajlarla doktorlar köşeyi dönüyor... Hadi operasyonu yaptırdınız, peki operasyona maruz kalan kadının ruhsal durumu ne olacak peki? Çoğu kadın kürtaj sonrası devreyi çok zor atlatmakta ve hatta bazen hiç atlatamamakta, bu travmatik durum ve paranoya ömür boyu sürebilmekte...

Kürtaj yanlısı olanların çoğunun erkek olması pek de şaşırtıcı değil, 3 saniyelik keyfine bak ceremesini kadın çeksin... -Burada görev kadına düşmekte, kardeşim korunmasız seks yapmayacaksın, gerekirse hiç seks yapma, var mı bunun başka yolu! Aksi takdirde; kürtaj ola ola hayatını cehenneme çevir, sağlığından ol, psikolojin bozulsun... Kürtaj bir korunma yolu olmamalıdır...

-Kürtaj vakalarının %1'i tecavüz %6'sı sağlık kaynaklıdır gerisi istenmeyen, uygunsuz zamanda olan çocuklardır. Günümüzde, üreyebilecek bir yaşa gelmiş herkes, istemediği bir çocuğa nasıl engel olabileceğini az çok biliyor artık... Çocuk yapmayı engellemek günümüz şartlarında bu kadar kolayken istenmeyen gebelik sonucu kürtaji savunmak geçerli bir mazeret değildir... Senin cehaletinin ve aptallığının, zevkinin, uçkuruna sahip çıkamamanın bedelini bir canlı organizma ödemek zorunda değildir... Ha genetik bozukluk vardır, riskli gebelik vardır, tecavüz gibi ahlak dışı bir durum vardır, o zaman kürtaj gerekir elbette...

-Kürtaj, fiziksel uygulanabilirliği açısından riskli bir yöntemdir. Rahmin delinmesi ve kılcal damar patlamaları sonucu ölüme kadar kötü sonuçlar doğurabilir. Cenin parçalanırken, herhangi bir uzvun veya parçanın kalması halinde vücutta zehirlenme olur..

-Kürtaj bir çok durumda erkek icin kurtuluş, kadın için ise kahroluş olabilir... Bir kadının kürtaj yanlısı olmasını anlayamıyorum... Kürtajdan yana olacağına sisteme karşı çık kardeşim... Bu bir erkek oyunu... Kürtaj yanlıları diyor ki; -Beyinsiz bir fasulye henüz insan sayılmaz ve rahimden kazınarak alınması, bir insanı öldürme operasyonu değildir, sadece embriyonun alınmasıdır, bu cinayetten sayılmaz, bunu yapan da ve dahi yaptıran da katil değildir... “Ben bir katilim, beyinsiz bir fasulyeyi öldürdüm” diye ortalıkta dolanmak abestir... Rüyalara giren fetüslere, korku filmini aratmayan ağlayan fasulye hikayelerine hiç gerek yoktur, bunlar gereksiz duygusallıklardır... Yok efendim onu almazsan çocuk olacakmış da, onun da hakları varmış da! Kardeşim sen kondom kullanırken öldürdüğün spermleri de bıraksak çocuk olacaktı...

-Onları istemeyen bir anne babanın eline doğmaktansa, cami kapısına bırakılmaktansa, aç susuz ve sevgisiz büyümektense kürtajla alınan çocuklar daha şanslıdır...

-İnsanlık sevişmekten vaz geçmeyeceğine göre, istenmeyen hamilelikler öyle ya da böyle yaşanacaktır ve kürtaj herhalükarda gerekli olacaktır, çünkü legal ilişkilerde bile hiç bir korunma yöntemi % 100 güvenli değildir... Yasal olmazsa bu sefer steril olmayan ortamlarda işin ehli olmayan insanlar tarafından yapılacaktır... Bir fasulyenin ölümüne karşı çıkanlar bu sefer bir kadının ölmesine yol açmış olacaklardır...

-Çocuk benim, beden benim ne istersem onu yaparım, devlet bana karışamaz... Onu doğurum da öldürürüm de, bu benim seçme özgürlüğüm olmalıdır... Çocuk doğurmak nasıl bir haksa öldürmek de hakdır... Kürtaj bir haktır ve her kadın bedenine müdahale yaptırmada özgürdür, kimseden ne izin alır ne icazet ister...

-Kürtaj günahsa bundan sanane, neden günahıma ortak oluyorsun ki! - Tayyip kürtaja karşı tabii ki, çünkü kendi ahalisine çoğalma mesajları veriyor... En az üç çocuk yapsınlar ki dinciler çoğalsınlar... Memleket elden gidiyor... Eyvahlar olsun şeriat geliyor... .......................................................................... ?u sıralar Türkiye’de birey ve devlet arasında bir yarışma halini almış durumda kürtaj... Sanki bir haklar hiyerarşisi doğmuş vaziyette... Kadının "beden özgürlüğü"; "ceninin yaşam hakkı" ve de devletin “diktası” arasında bir yarışma var sanki...

Ve öyle ki, ‘çocuk benim değil mi, yaşam benim değil mi istedigimi yaparım’ gibi akla zarar düşünceler olayı korku filmi haline getiriyor... Beni olayın sadece bu tarafı ilgilendiriyor açıkçası... Meseleye bu kadar yüzeysel bakarsak aklımıza başka durumlar da gelebilir... Ötenazi mesela! İnsanın kendini öldürmesi de bir hak olmalı... Veya arabalarda kemer takma olayı... Can benim canım değil mi ister kemer takarım ister takmam, bana kimse karışamaz...

Özgürlükler konusuna girersek daha neler var neler, düşüncemizi bile açık açık söyleyemediğimiz bir sistemde haktan hukuktan ve dahi özgürlüklerden bu kadar yüzeysel bahsetmek ve sanki her alanda seçme özgürlüğümüz varmış gibi ahkam kesmek ne anlama geliyor acaba?

Sağlık nedeniyle veya zorunlulukla yapılanların dışında kürtaj probleminin tek bir çözümü var; ya erkekler bir zahmet kondom takıversınler veya kesinlikle çocuk istemeyen kadınlar da tüplerini bağlatsınlar olsun bitsin...

Örneğin Avusturya’da ikinci çocuktan sonra kadına tüplerini bağlatmayı isteyip istemediği soruluyor ve bu iş doğumdan hemen sonra küçük bir operasyonla anında ve bedava olarak yapılıyor... Bunun sağlığa hiç bir zararı olmadığı gibi, herhangi bir yan etkisi de yok... hadi kalın sağlıcakla...

19 Haziran 2012

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol