Yıllardan beri bölünme korkusuyla yaşayan Türkiye nihayet bölündü… Bir tarafta faşistler, diğer tarafta dinciler… Her iki taraf da ötekini beğenmiyor, dışlıyor, aşağılıyor… Bir tarafta chp, mhp ve benzeri partiler, Türkiye’nin batı kıyılarında yasayan halkımız ağırlıklı olarak…(Aman genellediğim sanılmasın, sayıları az da olsa bu sıfatların dışında tuttuğum bir sürü insan var oralarda tabii ki… Ve gelecek güzel Türkiye adına, umudumuz onlarda…)
Bir örnek vermek yerinde olur… Izmir’liler bir sosyal paylaşım sitesi kurmuşlar, binlerce de üyeleri var ve adına da şöyle demişler: Izmir’liler, faşizme karşı olanlar burada toplansın… Tam böyle olmasa bile buna yakın bir şey… Bir arkadaşım da beni oraya üye yapmış, sadece aptallıkları ve cehaleti görmem için… Daha sayfanın en başında biri yazmış, Türkiye türklerindir, anlı şanlı türk ırkı falan fişman… Birden aklıma geldi, bir alman cıkıp Almanya sadece almanlarındır dese, onu ırkçı diye hapise atarlar anında, Hitler hortladı derler vallahi… Bizde ise bunun adı „sol“culuk!!! Diğer üyeler de aynı şekilde devam etmekte… chp’ye oy vermeyenleri cahil koyun sürüsü ilan etmişler el birliğiyle… Kendi gibi olmayanları aşağılama yarışına girmişler nerdeyse… Resmen bir küfür grubu…Tüylerim diken diken oldu, okuduklarıma inanamadım… Körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali işte… Cehaletin sınırları çok geniş gerçekten…
Diğer tarafta ise akp ve „dindar“ vatandaşlar… Onlar da başka alem… Benim için hiç birinin diğerinden farkı yok, al birini vur ötekine… Saygısızlık, çok bilmişlik ve tahammülsüzlük almış başını gidiyor… Kime ait olduğunu bilmediğim bir söz geldi aklıma şimdi, çok da severim:
Saygılı olanda olur asalet
Saygısızlığa sebep cehalet…
Gerçekten aydınlık kafalı, yürekli ve vicdanlı, bilgili ve zeki, adaletli ve eşitlikçi bir kaç insanın, herşeye rağmen hala var olması, nesillerinin tükenmemesi beni yine de sevindirmekte ve onlardan bir kaçının mecliste olması da umudumu yitirmememe neden olmakta… Başta Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü olmak üzere onların hepsine başarılar diliyorum… Umarım diğerleriyle uğraşacak sabırları, karşılasma olasılıkları oldukça yüksek tüm saygısızca söz ve davranışları kaldıracak yürek güçleri vardır… Benim artık bu faşizanca, yüreksizce, bilgisizce, dışlayıcı, ötekileştirici, aşağılayıcı, saygısızca ve tahammülsüzce yaklaşımlarla uğraşacak ne isteğim var ne de sabrım artık… Inanın yüreğim tükendi, bundan sonra bunlarla ilgilenmiyorum ve de sonsuza kadar da susuyorum… Bu günden itibaren, buradaki haftalık yazılarımı biraz seyrekleştirmek istiyorum, her hafta değil de ruhumun ve aklımın istediği zamanlarda yazmak bana daha iyi gelecek… En iyisi bugün Hayyam’ın bir dörtlüğü ile bitireyim sözlerimi, anlayana gitsin bu sözler… ( Bu dörtlügün sahibinin kim olduğu tam bilinmemekte, bazıları Mevlana’nın olduğunu ileri sürüyor) Haydi kalın sağlıcakla…
SUSKUNLUĞUM ASALETİMDENDİR
HER LAFA VERECEK CEVABIM VAR
AMA BİR LAFA BAKARIM LAF MI DİYE
BİR DE SÖYLEYENE BAKARIM ADAM MI DİYE