Gürkan Ağabeyin her zaman ki gibi eşofmanları üzerinde, pas pas yapıyor..
Suratından düşen bin parça, “ Ne olacak bu Beşiktaş’ın hali” deyip takılmak var ama soğusun biraz arası.
Görkem Kuruyemiş’in müdavimi kim?
Ercan Çakır..
Yakalanmamak lazım!
Ülke sorunlarından girecek yine, konuyu Silivri’ye getirecek, ardından ekleyecek; “yaz bu söylediklerimi kardeşiiim!”
Ben her zaman verdiğim cevabı vereceğim “ Yazarız ağabey
Çaycı Muzaffer keyifsiz biraz, kış geldi ya Limonata satışları düştü.
İşi iyi olan kim var?
Kuzin Ticaret.. Ünal.. Balık bol ya!
Balıktan ziyade balıkçıda bol bu sene, kamışı kapan dalga kırana koşuyor.
Deniz de kimsenin kalbini kırmıyor.
Tut baba tutalım!
Pazartesi olduğu için Banka kalabalık!
Numaramı alıp sıramı bekliyorum.
Kimler yok ki bankada!
Tüketici kredisi almaya çalışanlar... Kredisi onaylanıp da para almak için sıra bekleyenler.
Aldığı krediyi üç beş ay ödemeyip, bankanın adreslerine gönderdiği yazı ile uzlaşma yolu arayanlar.
Kredi kartı ödemesinin asgari tutarını soranlar..
“ Ben bu kadar harcama yapmadım kardeşim” deyip hesap dökümlerine itiraz edenler.
Sıra kavgası yapanlar..
Sıra geç geldiği için kızıp, bankanın önünde stres sigarası yakıp, kendi kendine söylenenler.
Sıramı savıyorum, işimi halledip çıkıyorum.
Saat erken daha, ne zamandır yüzlerini görmediğim ahbaplarım var.
“Fırsat bu fırsat” deyip onlara gitmek lazım..
Eli boş gitmekte bana yakışmaz..
Şeker alsam. Olmaz
Lokum alsam Olmaz.
Çikolata. Bayram değil seyran değil.
Meyve suyu. Hiç olmaz.
Hamaratlara uğruyorum üç yüz gram Kayseri pastırması alıp,( iyi aklıma geldi değişiklik olsun) üçe böldürüyorum.. Aslında birer kilo alıp gitmek var ama gücümüz bu kadar!
Kafamda ziyaret planını yapıyorum...
Mevlüt Ünver’den başlarım , oradan Halil Tabakoğlu’na geçerim..Son olarak da Bilal Şenağacın yanına giderim..
Hem Kayseri pastırması yeriz, hem de futbol hakkında söyleşiriz...