Çevremize daha dikkatli bakmayı ne kadar başarabiliyoruz?
Çocukların tatlı heyecan ve telaşlar içinde kuş cıvıltıları gibi gülücükleri parkın dört bir yanını sarmıştı. Köşede, oraya ait değilmiş gibi silik duran, herkesin bakıp da görmediği kapkara gözler yaşından çok büyük, insanın içine işleyen bakışlar öylece -yıllardır orada bekliyormuş gibi - asılı kalmıştı.
Bir kadın ona seslendi evet gözlerine baktı bir simit uzattı. Hiç konuşmadı utandı gözlerini yere indirdi bakışlarıyla beraber ruhundan bir parça da devrildi. Birinden bir şey almak, içinde pek çok şeyi yıkıyordu adeta, açtı, muhtaçtı, simidi aldı. Kadın bir daha baktı yoktu sanki hiç orada olmamış gibi görünmez olmuştu.
Ah dedi kadın onun için hiçbir şey yapamadığını biliyordu. Etrafımızda bakıp da görmediğimiz ne çok insan var. İçinde bulunduğumuz ramazan ayı gibi özel zamanları hakkıyla değerlendirenlerimiz bunun gibi özel zamanlarda yardım için koşuşturanlarımız mutlaka çoktur. Buna rağmen toplum olarak acaba biraz gözetilmeye ihtiyacı olan var mı diye düşünüp çevremize daha dikkatli bakmayı ne kadar başarabiliyoruz?
Bizlerin yapabileceği hiçbir şey yok mu, herkes başının çaresine bakabilir mi gerçekten?
Pek çok topluma göre yardımlaşma ve dayanışma konusunda yaşattığımız geleneksel tarafımız gelişmiş olabilir; ancak daha bilinçli, sistemli, işe yarar adımları atabildiğimiz de şüpheli. Yaşam maalesef her gün biraz daha zorlaşıyor. Acaba bu koşullar altında kendimizi düşünmekten, çıkarlarımızdan ödün vermemek, zevklerimizden zaman çalmamak için çevremizi görmezden gelmeye mi alışıyoruz? Bizlerin yapabileceği hiçbir şey yok mu, herkes başının çaresine bakabilir mi gerçekten?
Bazı çocukların eğitimine yardımcı olmak, kimilerinin meslek edinmesine katkı sağlamak, iş arayanlara destek olmak gibi sorumluluklarımız yokmuş gibi davranıvermek işin içinden sıyrılmaya çalışmaktan başka bir şey değil oysaki. Bir başkası için emek harcamaktan bu kadar da korkmamalıyız. Hiç şüphesiz içinde bulunduğumuz koşullar bunu gerektirmeseydi en güzeli olurdu ama ne üzücü ki şu dünyada insanın insana biçtiği değer en azı.
Karşısındakini sadece maldan mülkten, taşıdığı itibardan ibaret görenler ezici, küçümseyici bakışlarını da sergilemekten geri durmayanlardır. Ezilenin üstüne basmayı marifet sayanlardır. Bir gün herkes o ezilmiş ve karşısındakinin de yüreğini ezen bakışlarla göz göze gelebilir. O an affet demek bir işe yaramayacaktır. Bugün görmezden gelinenler hele hele bir çocuksa emin olun çok çabuk, yaşlarından önce büyür ve büyürken de bir kini büyütür.
Tokların karşısında açlığının kinini, okumuşların karşısında eğitimsizliğinin kinini, giyimlilerin karşısında çıplaklığının kinini, şımartılanların karşısında sevgisizliğinin kinini liste uzar gider. Birilerinin elinden tutmak yedirip içirmek, giydirip donatmak, sırtını sıvazlamak, muhtaçlığını atmak, yaşama dair ihtiyaç duyduklarına kendi başına sahip olabileceği kapılar açmak emin olun o kadar da zor değil.
Sadece gören bir göz yardıma koşmayı isteyen bir yürek lazım. İnsana hak ettiği değeri veren bireyler, yönetimler, nesiller için hepimizde bu yüreklerin atmasını diliyorum.