ARTIK BİR DİKTATÖR LAZIM ! Ferhat Gezeren...

ARTIK BİR DİKTATÖR LAZIM !

Sadece Cumhuriyet tarihimizin değil, bekası olduğumuz Osmanlı’nın bile sürekli muhatap olduğu bir söylemdir diktatörlük. Padişahların sık sık itham edildiği bu suçlamadan, Ülkemizin önemli siyasi figürleri de nasibini almıştır.

Adnan Menderes, Turgut Özal ve R.Tayyip Erdoğan diktatörlükle suçlanmış aklıma gelen birkaç isim. Aslına bakarsanız bu isimler ne Hitler, ne Stalin, nede birer Lenin değildiler. Astıkları, kestikleri, kırdıkları, döktükleri tek bir uygulama bile bulamazsınız. Aksine halkın içinden gelen, halkın hür iradesiyle ve demokratik yollarla seçilen, halk ile birlikte ülkeyi idare etmeye çalışan liderlerdi hepsi.

‘’ O zamanlar da anlam verilemeyen suçlamaların, neden yapıldığını yeni yeni anlamaya başlıyoruz. ’’

Diktatörlük savunulacak ya da övülecek bir konu değil. Dikta rejimlerinin ciddi anlamda demokrasi sınavından kaldıklarını ve dünya tarihin de çok büyük acılara sebep olduklarını fazlasıyla tecrübe ettik.

Gelelim neden bu konuya değindiğime..

Son zamanlarda bazı insan hakları ihlallerine, ahlaki değerlerimizi ayaklar altına alan bazı eylem ve söylemlere şahit oldum.

Mesela;

Adamlıktan nasibini almayan biri kalkıp, mini etek giydiği için genç bir kızcağızı darp etmeyi kendine hak görüyor. Daha sonra cübbe ve sarık giymeyi tercih eden bir vatandaş, bazıları tarafından daeş’li terörist damgasıyla yaftalanıyor. Bir bakıyorsunuz kendilerine LGBT’liler diyen kişilerin, özgürlükler ve demokrasi adına yaptıkları bazı eylemleriyle toplumun temellerine dinamit koyuluyor vs.. vs..

Hepsi mide bulandırıcı, hepsi anti-demokratik ve hepsi ayıplanması gereken şeyler bunlar…

Özellikle bir konuya değinmek istiyorum. Onlar da LGBT’liler…

Öyle bir kesim var ki; İbadetin gizli olanı makbuldür diyerek aleni ibadet yapılmasını eleştirirken, sapıtmış bir gurubun cinsel eğilimlerini ulu orta beyan etmesini hatta yaşamasını demokrasi olarak nitelendiriyor. Ülkenin en önemli meydanlarında bu toplumun örf, adet, gelenek ve göreneklerine uymayan kıyafetlerle, yine toplumun en önemli değerlerine açılan pankartlarla hakaret edilmesine destek veriyor.

Siyasilerden, STK temsilcilerine… Kanaat önderlerinden sanatçılarına kadar birçok kesim, bu yapılanları görmüyor ya da görmezden geliyor.

‘’ Velev ki İbneyiz ’’ pankartı açanlara alkış tutuluyor.     

‘’ Recep ile Şaban’ın aşkına Ramazan engel olamaz ‘’ pankartını açanları yadırgamadığı gibi onlara kol kanat geriliyor… Belki farkında değilsiniz ama, bu Milletin onurlu, şerefli ve namuslu vatandaşlarının sabrı çok fena zorlanıyor.

Son dönemde Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde benzer sapıklıklara şahit oluyoruz. 

‘’ Cinsiyetsizleştirilmiş Tuvaletler ’’ sloganıyla, bu toprakların mayası bozulmaya çalışılıyor. Yine aynı gruplar, yine aynı kesimler bu iğrençliğe öncülük ediyor.

Zihninizde canlandırabiliyor musunuz yapılmak istenileni?

Ya da öyle bir ortam da hayal edebiliyor musunuz kendi evlatlarınızı?

Kız çocuklarınızın, yatak odasından bile daha mahrem sayılabilecek bir ortamda, tanımadığı bir erkekle yan yana gelmesini aklınız alabiliyor mu?

Sizin evladınız oraya girmeyebilir… Belki yakınından bile geçmeyebilir amenna. Ama nasıl bir durumun normalleştirilmeye çalışıldığının farkında mısınız? Bugünün yetişmiş insanlarının değil, gelecek nesillerin hedef alındığını anlayabiliyor musunuz? Bizi biz yapan ahlaki değerlerimize hunharca saldırıldığının farkında değil misiniz?

Ya bundan sonra nasıl talepler gelecek dersiniz? Bu aymazlığın nerelere ulaşabileceği belli mi?

Mesela kuaförler de cinsiyetsizleştirilsin derler mi acaba? Düşünsenize sakal traşı olurken komşunuzun karısının gelip de yan koltukta ağda yaptırdığını!

Komik mi dersiniz? Bence hiç komik değil…

Peki ya mağazalardaki soyunma kabinlerinin de cinsiyetsizleştirilmesi istenirse ne olacak?

Olmaz öyle şey diyorsunuz büyük ihtimalle. Ama 90 yıl önce mini etek ve topuklu ayakkabı giyen sözde erkeklerin cadde cadde sokak sokak gezeceğine de kimse inanmıyordu.

Olsa da biz gitmeyiz, biz kullanmayız mı diyorsunuz?

Eee… hani nerde sizin özgürlüğünüz? Başkaları kendilerini özgürleştirdiklerini düşünürken, sizin kısıtlanan özgürlüğünüz ne olacak?

Çocuklarınızın ve torunlarınızın özgürlükleri ne olacak? Onları nasıl bir tehlikenin beklediğinin farkında mısınız? Bugün inancımıza ve değerlerimize saldıranların sonraki zamanlar da neye cesaret edebileceklerini tahmin edebiliyor muyuz?

Hafife almayın… Gülüp geçmeyin… Bir şey olmaz demeyin…

Sahip çıkın sizi siz yapan her şeye…

Sahip çıkın bugününüze, yarınınıza ve geleceğinize…

Sahip çıkın anne babanızdan kalanlara ve çocuklarınıza bırakacaklarınıza….

Safları sıklaştırmamız gerekiyor… birbirimize sarılmamız gerekiyor… ama bu günler de bu yeterli gelmeyebilir…

Kısa süreliğine de olsa, birkaç tane konuya özel bile olsa bir Diktatöre de ihtiyacımız var…

Çocuklara tecavüz edenleri asmak için, Suçsuz günahsız genç bir kıza saldıranları cezalandırmak için ve şerefimize namusumuza göz dikenlerin gözlerini oyması için..

ARTIK BİR DİKTATÖR LAZIM…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol