Hani televizyonda bir dizi varya… “Fatmagül’ün suçu ne?”. Neredeyse bütün Türkiye, aylardır sırf Fatmagül’ün suçunu merak ettiği için takip ediyor bu diziyi. Bizim Silivri’de bir gazeteci meslektaşımız, 18 ay Silivri Belediye Başkan yardımcılığı görevinde bulunan ve “1” numara ile bu görevden ayrılan, geçmişte de CHP ilçe başkanlığı görevinde bulunan ve bu gün CHP’den milletvekili aday adaylığını ilan eden Abdullah Yıldırım’ın yaşadığı olaylar için “Abdullah’ın suçu ne?” diye manşet atmıştı. Yıldırım herkesin merakla beklediği bu sorunun cevabını dün Silivri Park Otel’de aday adaylığını duyurduğu toplantıda verdi. “Evet ben suçluyum…” dedi ve sıralardı suçlarını. Bu suçların neler olduğunu sitemizde okuyabilirsiniz. Eğer okuduysanız, Yıldırım’ın “işledim” dediği suçların bir çoğunun aslında başkasının işlediğini ima ettiğini anlayacaksınız. 7 madde halinde ok gibi sıraladığı suçların bir kısmı CHP Silivri eski ilçe başkanı ve şimdiki milletvekili aday adayı Selami Değirmenci’ye bir kısmı da Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’a saplandı.
“Gizli destek”den kasıt neydi?
Abdullah Yıldırım’ın basın açıklamasında dikkatimi çeken bir kelime var ki oldukça kafama takıldı. Kullandığı kelime aynen şöyle, “Kişisel çıkar ve beklentilerim için başka partiye geçmek veya gizli destek vermek gibi ihanette bulunmayı hiçbir zaman düşünmemek” Evet burada gizli ama çok önemli bir iddia var. Kişisel çıkarları için başka bir partiye geçen ve kendi partisi dururken başka bir partiye “gizli” bir şekilde destek veren kişi kim? Ya da nasıl bir destek verdi. Ya da hala vermeye devam ediyor mu? Eğer bunun farkındaysa neden müdahale edilmedi? Ya da edilmiyor? İşe bu soruların cevabını oldukça merak ediyorum. Şimdi diyeceksiniz ki; Servet bey sizde o toplantıdaydınız neden sormadınız?. Yahu toplantının başlaması ile bitmesi bir oldu. Oldukça rahat davranan hatta toplantıda, “her konuda istenilen platformda tartışmaya açığım. Hodri meydan” diyen Abdullah Yıldırım, toplantı sonunda bir iki soru sorulduktan sonra toplantıyı bitirdi. Ancak aklıma takılan bir soru daha vardı ki onu sorabildim. Oda, ilçe başkanlığı döneminde Değirmenci ile kavgalıydınız. Belediye başkanımız Özcan Işıklar ile de sorunlu bir şekilde ayrıldınız. Hem parti hem de belediye ile olan kavganızın aday adaylığınızı ya da adaylığınızı etkileyeceğini düşünüyor musunuz? Sorusu idi. Bununda cevabı kısaca “hayır…” oldu.
Apo’cular, Selami’ciler, Özcan’cılar
Oldum olası sevmem birilerine yafta vurmayı. Ama gözler önünde olan bir gerçek var ki, içinde yaşadığımız toplum ister istemez kişileri yada gurupları şucu-bucu diye ayırıyor. Demirel’ciler, Türkeş’ciler, Ecevit’ciler gibi. Bu tür ayrıştırmalar maalesef belirli grupların yada partilerinde içerisinde yaşanıyor. Yine ilçemizden Silivri’den örnek vermek istiyorum. Abdullah Yıldırım’da adaylığını açıklayacağı toplantıda merak edilen konulardan bir tanesi de o toplantıya kimlerin katılacağı idi. Gözler Yıldırım’dan çok etrafı kesiyordu. Kimler gelmiş diye. Yani Apo’cular tespit edilmek isteniyordu. Bu durumda Silivri CHP 3’e bölündü. Bir biri ile sorunlu olan 3 gruba ayrıldı da diye biliriz. Apo’cular, Selami’ciler, Özcan’cılar. Selami Değirmenci’nin adaylığını açıkladığı toplantıya katılıp da Abdullah Yıldırım’ın kine katılmayanlar, Yıldırım’ın toplantısına gelip de, Değirmenci’nin toplantısına katılmayanlar ve Özcan Işıklar ile arası bozuk olan Abdullah Yıldırım’ın toplantısına katılıp da Başkandan fırça yemek istemeyen Özcan’cılar. Silivri’deki bu yarış da, yarışmacılar arasında oldukça büyük bir rekabet olacağı görünüyor. Bu rekabet ortamında her kes kendi haklılığını savunacak ve diğer yarışmacıları suçlayacak. Bu yarışmacıların hepsi de CHP’ li. Eğer bir bütünlük sağlanamazsa kaybeden ve asıl suçlanması gereken kim olacak? Parti yöneticileri mi? Aday adayları mı? Partililer mi? Bunu hep birlikte göreceğiz. Şimdiden bütün yarışmacı politikacılarımıza başarılar diliyorum. Ha bu arada kafama takılan şu sorular varya onları da en kısa zamanda muhataplarına sorup sizlerle paylaşacağım.