Koca Türkiyem’in Karadeniz’in doğu uç noktası Hopa’dan Akdeniz’in doğu kıyı ucu İskenderun’a kadar, eşi emsali bulunmaz cennet sahil şeridim’de deniz ve güneş’le ilgili ne akla geliyorsa Tanrı esirgemeden tüm nimetleri vermiş…
Uçsuz bucaksız kumsal’mı, harika ve uçsuz bucaksız ormanlar mı, hepsi hepsi göz kamaştırırcasına binlerce kilometre, üstelik dantela gibi örülmüşcesine nefis koylar…
Ancak,
Çok yerde kahrolarak izliyoruz, insanımızın girdiği ve gezdiği her köşe bucak maalesef ve özellikle tatil günü sonraları utanç manzaralı birer mezbelelik ve çöplük halin de…
Ülkem kim ne derse desin sonsuz bir özgürlük ülkesi !..
Sorun mu ? O da uçsuz bucaksız !
Baş örtüsü, türban, çarşaf derken, bir de bu ara rengarenk, sahiller de dalgalanan HAŞEMA kasırgası esiyor !..
Elbet de, kişisel olarak ülkemin gerçeklerini saygıyla karşılıyoruz da, “muasır medeniyet ufkunu aşma…” örnek ve talimatını veren eşsiz Önder’in Türkiye’si, bugüne kadar çok şeyleri aşıp, batının bile kıskandığı bir görüntü ve medeniyetin gerektirdiği her tür özellik ve güzellik dekoru için de olmalıydı…
Bu yazımı yazmadan birkaç saat önce, Pakköy’le Bizim köy arasın da kumsal da keyifli ve spor amaçlı bir yürüyüş yaptım. On gün kadar önce de Ağva sahilin de ve 3,5 Klm. uzakta şahane bir koy olan Kilimli sahillerin de yürüdüm…
Değişen hiçbir şey yok !
Göz alabildiğince ve her adım da ayağınıza takılan, poşet, şişe, plastik boş meşrubat kutuları ve utanç verici kumsalı kumsal olmağa pişman ettiren akla gelen ve gelmeyen tam bir rezilhane çöplük manzarası ..
Hadi canım, yüz kızartan bu görüntüleri benim insanım asla yapamaz ! Olsa olsa bunu sabaha karşı sahilleri basan, ilkel uzaylılar yapmış olabilir ! Teknoloji de “ e “ ülke olan ülkem elbet bunun da bir gün çaresini bulur !,,
Ha pardon, sahillerimiz de rengarenk haşema rüzgarımı dediniz…Canım işte oda, ülkemin yeni ve dünya ya armağan ettiği, “sahillere yeni bir moda ve model rüzgarıdır…”der geçeriz !
İşte, yaz ayının başlamasıyla sahillerimizin renk cümbüşüböye…
Adam yurtdışın da, elinde ki bir kağıt parçasını sokağa atmağa cesaret edemezken, yurdunda cennet sahillere adım attığı andan itibaren, geniş özgürlük düşüncesiyle olacak burada ki yurttaşlarına uyarcasına değil kağıt parçasını aklına gelen ve elindeki işe yaramaz her şeyi kumsala çok defa savurmakta hiçbir sıkıntı hissetmiyor olmalı. Çünkü maalesef gözleme aldığımız o kadar çarpıklıklar göze batıyor ki, böylesi vatandaşlarımızın sorumsuz ve görüntü kırlılığı yaratan durumlar doğrusu yüzümüzü kızartıyor…
Bu ülke tümüyle hepimizin, kollamak ve korumak hepimizin asli görevi olsa gerek…
Ey vatandaşım!
Yılardan beri her vesileyle yazıp söyleminde bulunduğumuz üzere, ne olur OTOKONTROL GÖREVİMİZİ HİÇ ÇEKİNMEDEN VE GÖZÜMÜZÜ HİÇ KIRPMADAN YERİNE GETİRELİM…
Sahillerimizin sahibi biziz. Biz kollayacağız, biz koruyacağız ve 21. ASRA LAYIK TÜRKİYE OLMAK ZORUNDAYIZ. Sakin kimse alınmasın, ama bu bozukluğu yapanlara da asla göz açtırmayacağız. İŞTE O ZAMAN ÜLKEMİN LAYIK BİREYİ OLDUĞUMUZU DAHA İYİ ANLAYACAĞIZ….