BEN DE EVET DEMEM! Ferhat GEZEREN
Değerli Dostlarım;
Hepinizin bildiği gibi tek bir gündeme yoğunlaştığımız günler yaşıyoruz.
Ak Parti’nin teklifiyle gündeme gelen ve MHP’nin desteğiyle de meclisten geçen Anayasa değişikliği için ‘’REFERANDUM’’ kararının olumlu ve olumsuz yankıları Türkiye gündeminin merkezine oturmuş durumda.
Halihazırda yapılan bir değişiklik yok ama, değişiklik yapılması ile ilgili bir teklif var ve bu teklifin sunulduğu merci de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları…
Referanduma gidilmesin, halka sorulmasın, teklif mecliste görüşülmesin diye verilen mücadelelere hiç değinmek istemiyorum. Çünkü o sözde mücadeleleri hatırlamak dahi istemiyorum.
Halka sormayalım, halk karar vermesin gibi saçma sapan bir mücadeleyi verenlerin de o halkın vekilleri olması ayrı bir fiyasko zaten.
Geldiğimiz süreçte değişiklikle ilgili maddeleri okumayan kalmamıştır. Şimdi burada 18 maddenin tamamını ele alıp anlatmaya kalkmanın da bir anlamı yok diye düşünüyorum.
Seçilme yaşının düşürülmesi, vekil sayısının yükseltilmesi, seçimlerin 5 yılda bir yapılması, HSYK düzenlemesi, askeri mahkemelerin kaldırılması, tarafsız ibaresinin eklenmesi gibi olmazsa olmaz olmayan maddeler de var değişiklik içerisinde.
Asıl konu ise Sistem Değişikliği ve Cumhurbaşkanı’nın yetkileriyle alakalı yapılacak olan değişiklikler. Bazı kesimler tarafından bilinçli olarak çarpıtılan şu maddelere bir bakalım.
Ne diyor değişiklikte?
- Cumhurbaşkanı meclisi fesh edebilir. Meclisi fesh ederse kendi görevini de sonlandırmış olur ve her iki seçim de yenilenir. Mevcut sistem de ise Cumhurbaşkanı’nın zaten hükümeti görevden alma ve istediği başka birine hükümet kurma görevini verme yetkisi var. Yani adalet açısından, yeni değişiklik eskisiyle kıyaslandığında daha adil diyebiliriz.
- Cumhurbaşkanı hakkında 367 vekil imzasıyla önerge verilebilir ve 400 milletvekili imzasıyla da soruşturma açılabilir. Cumhurbaşkanı’na sorumluluk yükleniyor ve hesap sorulabiliyor. Mevcut sistemde ise Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabiliyor. Vatana ihanetin çerçevesinin ne olduğu bile belli değil ve bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı yargılanmamış.
- Hem Cumhurbaşkanı’nın hem de meclisin kanun yapma yetkisi vardır. Ancak aynı konuda çıkarılan kanunlarda meclisin çıkardığı kanun uygulanır. Mevcut sistemde ise Cumhurbaşkanı’nın veto yetkisi bulunmakta ve gerekirse Anayasa mahkemesi yoluyla kanunu iptal ettirme hakkı da vardır.
- Meclisin 3/2 çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı yüce divana sevk edilebilir. En geç 3 ay içerisin de mahkeme sonuçlanır. Görev süresi bitmiş olsa bile geçmişteki suçlarıyla ilgili yargılanabilir. Mevcut sistemde bunların lafı bile edilemez.
Sadece şu maddeler bile yeni anayasanın eskisine oranla daha Demokratik, daha Özgürlükçü ve daha Adaletli olduğunun göstergesidir.
Rejim değişikliği, Diktatörlük, Padişahlık gibi akla hayale sığmayacak söylemlerin arkasına sığınılması, sadece Erdoğan düşmanlığını gizlemek istetenlerin bahaneleridir.
Çünkü neredeyse değiştirilen tüm maddeler de ‘’Cumhuriyet’’ ibaresine vurgu yapılarak, bunun bir rejim değil sistem değişikliği olduğu anayasa ile güvence altına alınıyor.
Yazımın başlığını ‘’Ben de Evet Demem’’ olarak belirlememin sebebi de bununla ilgili. İddia edildiği gibi bu anayasa değişikliğinin tek bir kişi için yapıldığına en ufak bir kanaat getirsem, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki ben de bu değişikliğe evet demezdim.
Evet diyenlerin kendine göre, hayır diyenlerin de yine kendilerine göre gerekçeleri var. Hatta evet oyu kullanacak olan bir seçmenin sadece ben Erdoğan’a güveniyorum demesi ne kadar makulse, Hayır diyenin Erdoğan’a güvenmemesini öne sürmesi de o kadar makuldür bence.
Sonuçta herkesin kendine ait bir oyu var ve bunu istediği gibi kullanma özgürlüğüne de sahiptir. Evet diyenlerin Hayır diyenleri, Hayır diyecek olanlarınsa Evet diyenleri ‘’hainlik’’ gibi çok aşağılık bir söylemle suçluyor olmaları kabul edilebilir bir durum değil.
Bugünün gergin ortamın da dile getirilen bu söylemlerin, Ülkemizin ve Milletimizin geleceğine dönük ne tür zararlar verebileceğini hesap etmiyoruz.
Yarın kendisinden ekmek alacağımız bakkal amcamıza, ya da liseden kalma anılarımızı konuşacağımız arkadaşımıza hakaret ediyor, aşağılıyor ve incitiyoruz. Birkaç ay sonra gerçekten pişman olacağımız sözleri hiç çekinmeden kullanıyoruz.
Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi sizde bir başkasına yapmayın.
Sevmeyi, alttan almayı, anlayışlı olmayı ve fedakârlık yapmayı bilen insanların kaybettiğini hiç görmedim ben.
Bir dahaki yazım da Evet diyenlerin ve Hayır diyenlerin sebeplerini detaylandıracağım…
Selam ve Saygılarımla…
Ferhat GEZEREN