CHP İlçe Başkanı Abdullah Yıldırım’la aram iyidir. Sohbet ettiğimiz anlarda “otur da köşe yaz Müge” der bana. Özellikle son günlerde. Ben de hep “ha bugün yazarım ha yarın” derken kısmet bugüneymiş. Ne hikmetse Abdullah Yıldırım’ı kaleme alan bir köşe yazısıyla başladım. Farklı bir amacım yok. O dedi diye yazıyorum yani.
Affet beni İrfan Ağabey
Geçtiğimiz gün CHP İlçe Örgütü’nü TBMM’nin toplantısında canlı yayından izledik. Önce kısa bir şok geçirdim. Her şeyi haber veren Abdullah Ağabey böyle bir şeyi niye bize söylemedi diye. Orada olmaları da çok önemli bir vaka değil ama malum,yerel basın için kayda değer bir şey. Bu aralar Yılmaz Kandemir’le, Yıldırım’ ı sürekli yan yana görüyoruz. Yılmaz Kandemir “benim yerim Yıldırım’ın yanı” der gibi o muzip bakışlarını fırlatıyor gazetelerin fotoğraflarında. Birkaç saniye de olsa Yıldırım, Kandemir ve değerli büyüğüm Muharrem Aydoğan’ı aynı karede görebildim. Sonrası fena. Bizim yerel basınımız da orada. Hay aksi bir biz yokuz. Şimdi sen gidemedin de o yüzden yazıyorsun bu köşeyi demeyin, darılırım. Hem belki de o yüzden yazıyorum neyse ney canım. Duyduğuma göre İrfan Ermiş de ordaymış. İçimden eyvah çektim. Belediye meclis toplantılarında İrfan Ermiş’in toplantı başlamadan sağa solla laf attığını herkes bilir. Bizimkiler daha meclisi karıştırmadan önce Ermiş karıştırmadan olmaz. Orada da dilini tutamazsa vay haline dedim. Ele avuca sığmaz, ne diyeceği belli olmaz malum. Gerçi oradakilerde birazda güler eğlenirdi. Fena mı yani? Gene de insanın aklına her bir şey geliyor. Vakitsiz öten horoz misali…
Değirmenci’yi göremedik ?
CHP İlçe teşkilatı yerel basında da çıkan haberlerde görüldüğü üzere tam takım ordaydı. Aday adayları da tabi. Tek eksik her zamanki gibi Selami Değirmenci oldu. Ankara’da CHP saflarına geçen belde başkanlarının rozetlerinin takıldığı bir günde ve bütün aday adayları oradayken, Değirmenci neden yoktu bir anlam veremedim. Haber mi vermediler, yoksa Değirmenci mi gitmedi? Sayın Yıldırım her zaman bütün aday adaylarına karşı eşit mesafede olduğunu söyler. Yani muhtemelen çağırmıştır(?) Değirmenci üvey evlat da, ona mı ayrımcılık yapacaklar sanki?
Arabada yer kalmamış olabilir
Gelelim her zaman “ayrımcılıktan yana değilim arkadaşlar, bütün basın mensupları bizim arkadaşlarımız,kardeşlerimiz” diyen Yıldırım’a. Yahu ne oldu da bize kimse haber vermedi anlayamadım. Hadi sadece bir kişiyi götürse neyse diyeceğim. Ama neredeyse bütün yerel basın orada. Bu işin içinde kesin bir bit yeniği var diye düşünmemeyim de ne yapayım. Yıldırım’la her defasında tartıştığımız bir konu bu. Her seferinde kesinlikle yok öyle bir şey diyerek hiçbir gazeteci arasında ayrım yapmadığını söyleyen Yıldırım’ın bakalım bu olayda savunması ne olacak. Arabada yer kalmamış olabilir. Yada bizim gazeteciler tesadüf orada bulunuyor olabilir. ‘Hepsine söz vermiştim, götürmek zorunda kaldım’ diyebilir. Hiçbir şey olmamış gibi ‘bir dahakine de siz gelirsiniz’ diyebilir. Bu böyle uzayıp gidebilir, yemek isteyen yiyebilir. Ama ben bu sefer yemeyeceğim, gargara yapacağım.
Siyasetçilerin en büyük kozudur. Birkaç haberi çıkmasın yada eleştirilsin hemen gazeteci taraf olmaz derler. Hiçbir zaman taraf olmadım. Yalan yanlış haber yazmadım. Kimseyi boş yere poh pohlamadım, yada yerden yere vurmadım. Ama dün bir kez daha anladım ki, Silivri’de işler böyle yürümüyor.
Gazetecilikte ve Silivri’de yolun başında olabilirim. Her ne kadar dürüstlük bana bir çok şeyi kaybettirmiş olsa da, doğru çizdiğim yolda yürümeye devam edeceğim. Varsın göremeyelim Angaraları ne çıkar?
Kalın sağlıcakla…