Kıskanma Ne Olur, Çalış Seninde Olur!

 

Partili de değilim, Aksaray’lı da.

 

Ancak artık Silivri’ye yerleşmiş bir Silivri’li sade vatandaş olarak, beni ilgilendiren gelişmeleri takip ediyorum.

 

Silivri’nin geleceğine inanarak, yapılan hizmetleri birebir yaşayarak buraya yerleşme kararımı vermiş ve bu kararımın ne kadar isabetli olduğunu da görmüş durumdayım.

 

Sevgili Hüseyin Başkan’la tanıştığımızdan beri çeşitli vesilelerle, çeşitli toplantılarda bir araya geldim. Partili kimliğinin dışında şahsına ve sevgili eşine sonsuz sempatim var.

 

İnsanlarla birebir teması, halkla iç içe olması, çeşitli zamanlarda korumasız, şoförsüz incelemelerde bulunması ve özellikle insanlarla konuşurken göz temasından kaçmaması benim ona olan sempati ve güvenimde önemli rol oynamıştır.

 

Daha da önemlisi Silivri’ye verdiği hizmetler ve verdiği sözleri tutması benim bundan sonraki çalışmalarına olan inancımı pekiştirmiştir.

 

Katıldığım son toplantı da diğerleri gibi katılımı yüksek ve katılımcıların kendisine gösterdiği sevgi ve güven dozu yüksek başarılı bir toplantıydı.

 

Kimseye sataşmadan, sadece yaptığı ve yapacağı çalışmaları referans göstererek vatandaştan oy talep ediyordu.

 

Yazdığım yazıları takip edenler, yaşam tarzımın AK Partili yaşam tarzı ile tam örtüşmediğinin mutlaka farkındadır.

 

Ancak dediğim gibi Hüseyin Başkan’ın samimiyetine inanıyorum.

 

Bu toplantıdan bir gün önce, sabah saatlerinde evimde gazete okurken telefonum çaldı, tanımadığım ancak bir Silivri numarası.

 

Gayet kibar bir hanım görevli, şimdilik parti ismi vermeme gerek yok, rahatsız etmediğini umarak ve iyi günler dileyerek son derece kibar bir şekilde hangi partiden aradığını belirterek, oyumu tarafsız bir şekilde kullanmam konusunda bir hatırlatma yaparak, başkanının adına bir şikayetim veya talebim olup olmadığımı sordu, ben de aynı kibarlıkla teşekkür edip kendilerine seçimlerde ve çalışmalarında başarılar dileyerek, ilgi ve alakalarına teşekkür ettim.

 

Telefonu kapadıktan sonra rahmeti annemin bana bazı tersliklerimden dolayı kızdığında Nasrettin Hoca’nın torunu deyişi aklıma geldi ve kendi kendime gülümsedim.

 

Beni bu şekilde yönlendirmeye çalışmak bende ters teper, es kaza o partiye oy vereceğim varsa da vermem.

 

Bu yaşıma kadar her konudaki kararımı kendi irademle veren biri olarak kime oy vereceğimi de kendim belirlerim.

 

Ancak Türkiye genelinde ne kadar şikayetçi olursak olalım AK Parti’ye alternatif çıkamıyorsa bazı partiler her daim muhalefette kalmaya mahkumsa işte bu tembellik ve halktan kopukluktan kaynaklanmakta. Telefonla vatandaşa birebir ulaşacaksanız da bunu başkan olarak kendiniz yapın. Telefonla oy talebi…..Çok çabalamanız gerek çoooook…

 

Her neyse bu pilav daha çok su kaldırır ama önümüzde bunları yazacak vakit var.

 

Üzülerek görüyorum ki; özellikle de küçük yerleşim bölgelerinde insanların hayatında sadece siyaset var, sanki herkes politikacı kesilmiş ve hayatlarında başka hiçbir renge tahammülleri yok, çok yazık….

 

Hoşça kalın, sevgiyle kalın…..