Pazar günü çok şükür kadınlar gününü kutladık!
Kutlamaları izlerken TV’lerde insan kılığında sakal-bıyığı biri birine karışmış bir yaratık elinde sopa bir kadını dövüyordu.
Yeni başlayan dizinin tekrarını yakaladım, zengin ve yetkin birinin, saralı ve pek muhtemel iktidarsız oğlu, ikinci evliliğini yaptığı düğün gecesinde, sapkın bir tutku ile bağlı olduğu ilk karısını tabanca ile vuruyor, zifaf gecesini bekleyen ve duvağını açmak içim yüzgörümlüğü bekleyen ikinci karısına saldırıp yüzünü gözünü kan revan içinde bırakıp, takıları beğendin mi diye soruyor, evdeki kalabalık yaşayanlardan kimse müdahale etmiyor.
Adamın biri işsizlik ve parasızlıktan çıldırmış, çaresizlikten kafayı sıyırmış, çırılçıplak sokaklarda koşuyor.
Evlat sahibiyiz Allah verme evlerden ırak gencecik bir zengin veledi (başka şey demek istiyorum ama siz anladınız onu) gencecik pırıl pırıl bir genç kızı bıçaklayıp öldürüyor, yetmiyor, testere ile kafasını kesiyor.
Kadın ve anne demeye dilim varmayan başka cahil bırakılmış bir yaratık (muhtemelen akraba evliliklerinden kaynaklanan bir zeka engeli ile) 33 günlük bebeğini doğruyor.
İngiliz bakana çevreci olmadığını öne sürerek bir kadın protesto amaçlı yüzüne yeşil krema fırlatıyor, bakanın tepkisi sadece keşke bir şey atmadan konuşsaydı oluyor.
Bizde ise RTE mitinginde adam direğe tırmanıyor, yaka paça aşağı alınıp neredeyse linç ediliyor, daha önce protesto eden vatandaş miting öncesi gözaltına alınıyor.
Amsterdam’da düşen uçakta ölenlerin anısına Hollanda hükümeti anma ve saygı töreni düzenliyor, bizdeki yetkisiz yetkili geçinenler timsah gözyaşları döküyor.
Dolar fırladı, Euro tetiklendi, kredi kart borcu çıldırtan düzeylerde ve artık insanların limitleri doldu.
Topluma örnek ve önder olacak parti liderleri inanılmaz bir jargonla (konuşma diyemiyorum) avaz avaz hançerelerini yırtıp, biri birilerine giydiriyorlar.
İşsizlik had safhada, gencecik insanlar umutsuz, iş yerleri art arda kapanıyor, emekli perişan, elektriği suyu olmayana buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtılıyor, evine ekmek götüremeyen babalar cinnet geçiriyor.
Sokaklar rengarenk afişler bayraklarla görüntü kirliliği had safhada, yetmiyor bangır bangır seçim müzikler kulakları tırmalayan gürültü kirliliğine katkıda bulunuyor.
Sevgili Alptekin Bey’in söylediği çok doğru; şu mart bir bitse…
Ama çok şükür kriz bize teğet geçti, hamdolsun bankalarımızın sorunu yok, Babacan Hillary’ye bile krizi nasıl atlatacağımızın bilgisini verdi, yakında Obama da geliyor…
Eh daha iyisi Şam’da kayısı.
TV’lerde izdivaç programları, kapı gıcırtısına göbek atılan kadın programları, uyuşturucu etkisi yapan diziler, ekran kirliliği berdevam, bir yığın erkek sureti yerel seçim öncesi yapacaklarını anlatıyor, kadının yine esamesi yok..
Biz Pazar Günü Dünya Kadınlar Gününü Kutladık…
Herkese, hepimize hayırlı olsun, hamdolsun.
Hoşça kalın, sevgiyle kalın…