Artık için rahat etsin değerli insan Türkan Saylan.. Sağlığında işitmek istediğin “ÖZÜR DİLEMEYİ” geç dahi olsa 22 Cuma Tv. Kanal D Haberlerinde Başbakan Yrd. Bülent Arınç, basının “Devlet kademesinden cenazede hiç kimse yoktu, bir çelenk bile göremedik” diye açtığı soruya - “En azından Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukcu katılmalıydı.. Eğitime ömrünü vermiş bir kadınımızın yanında olması gerekirdi” diyerek kendi adına ve hükümet adına bir nevi özür dilemiştir..
Aynı haber bülteni içinde “DENİZ FENERİ” konusunda da basının sorusu üzerine -. “RTÜK Başkanı’nın istifasını istemiş olduğunu ve Deniz Feneri Türkiye ayağındaki soruşturmaya başlandığını söylemesi gündemi sarsan ikinci açıklaması olmuştur.
Diğer “ÖZÜR DİLEME ÖZÜRLÜLER” içinde biz millet olarak senden özür diliyoruz. Şahsen ben bu milletin bir parçası ve de 500 kişilik SANATÇILAR ve SANATSEVENLER DERNEĞİ Başkanı olarak onlar adına 500 defa özür diliyorum…
Ne mutlu sana ki ; Bu dünyayı terk ederken ancak Büyük Ata’mızın cenazesinde gördüğümüz binlerce ağlayan insan seli ikinci kez senin cenazende oluştu ve vasiyetin gereği cenaze namazını kıldıran eski Beyoğlu Müftüsü İhsan Özkök’ün senin aynı zamanda eski bir dostun olarak tüm özelliklerinden söz ederek konuşması ise Teşvikiye Camisinde ilk kez alkışlarla dinlendi..
Yine ne mutlu sana ki; Geride gençlere güçlü bir destan bırakarak 19 Mayıs 2009 gibi anlamlı bir günde 74 yıllık yaşamışlığını noktaladın ama her 19 Mayıs da biz bu noktalamayı virgüle çevirip seni her yıl anarak yaşatacağız.
Bundan 3 ay önce Arena Programında Uğur Dündar’la yaptığın konuşmada, okuttuğun gençlere ait vasiyetini , okutamadığın kız çocuklarımız içinde bir uyarı olarak alıyor ve akıllarında kalsın diye bende yazımın içinde yer vermek istiyorum; “ ÖNCE KENDİNİZ OLUN.. SORU SORMAKTAN ÇEKİNMEYİN.. İNSAN OLALIM Ve İNSAN KALALIM.. İNSAN OLMANIN ERDEMLERİNİ UNUTMAYALIM.. İNSANLAR KENDİLERİ OLDUĞU SÜRECE SEVİP SEVİLİRLER.. HERŞEYİ SORGULAYIP.. GENÇKEN NE OLACAĞINIZA KARAR VERİN
ve O İZ ÜZERİNDE YÜRÜYÜN.. DÜRÜSTLÜK Ve TEVAZUU TEMEL DEĞERLERİNİZ OLSUN Ve SAKIN BU ÖZELLİKLERİNİZİ KAYBETMEYİN.”
Her köye bir okul, her kasabaya kızlar için sığınma evi düşüncen ve okumalarına vesile olduğun çocuklarının mevcut 36.000 den 100.000 e çıkması isteğinde gerçekleşti sayılır zira ölüm haberinin hemen akebinde yağmur gibi gelen bağışlarla belki daha, daha da fazlası okuyacak.
Aydınların, Sanatçıların ve Askeri komutanların yanısıra KARDELEN adını verdiğin çocukların senin dirinede ve ölüne de yakışır şekilde vakur şekilde 7 saat süren
Mecidiyeköy’den-Zincirlikuyu’ya kadar göz yaşları içinde yürüyüşlerini görebilseydin boşuna yaşamadığını anlardın.. Belki de devlet erkânı bunu tahmin ettikleri için ürkerek gelmemiş olabilirler…
Bir haftadan beri çoğu Tv Kanallarında yapılan açık oturumlar seni anlatıyor..
Kimisi .- “O misyonerdi, kafirdi” gibi hakkında çıkartılan yalanlardan ne kadar rahatsız olduğunu söylerken bir diğeri de .- “O hacca da gitti, duasını da bilir, orucunu da tutar diye bir evvelki fikrin çürütmeye çalışıyordu..”
Seninle 55 yıllık özel bir dostluk kurmuş olan eski ve ilk kadın gazetecilerimizden Leyla Umar, Ali Kırca’nın yönettiği ve Kardelenlerinin de çoğunlukta olduğu programda, sokaktan bulup sana getirdiği şizofren hastası bir erkek çocuğunu Arnavutköy’deki küçücük evinde kendi iki erkek çocuğuna ek olarak ona yıllarca nasıl baktığını, ancak bir gün tekrar ziyaretine geldiğinde -. “ Leyla, bu çocuk beni veya çocuklarımı bıçaklayabilir, hatta öldürebilir” demen üzerine çocuğu geri alıp hastaneye yatırdığını söyledi.
Yine bu program içerisinde Ali Kırca’nın .- “ÇAĞDAŞ İNSAN KİME DENİR?” sualine izleyiciler arasında olan Kardelenler arsından bir genç kız söz alıp; “ Geçtiğimiz yıl haziran ayında evine hasta ziyaretine 5 arkadaş gitmişti, bizleri görünce çok sevindi ve .- “Çocuklar lisan öğrenin, dış ülkelere gidip yaşadığınız ülke imkânlarıyla kendinize kıyaslama olanağı yaratın” diyerek hasta yatağında bile bizleri düşünebilen bir insan çağdaş insanlığın en güzel öreneğidir. Ve çağdaş yaşamın açılımı ise Türkan Hoca’mızın bize öğrettiği gibi İNSANCA YAŞAMAKTIR.
Ali Kırca’nın tekrar Kardelenlere dönüp ; “ Hangi kaderden kurtulup şuanda hangi kaderi paylaşıyorsunuz? Sualine ise en manidar cevap Şanlıurfa’lı kızımızdan şöyle geldi; .-“ Ben 7 kardeşimle köyümde yaşıyor ve hem okula gitmeye ve hem de çobanlık yapmaya çalışıyordum.. Okumak istiyordum ama bizleri ilkokuldan sonra okutmazlar ve hemen evlendirirler.. İşte benim yazdığım mektup üzerine köyümüze gelen Türkan Saylan ile tanışmam hayatımı değiştirdi. Onun Turkcell’den temin ettiği bursla şu anda İstanbul Kolejinde okuyor ve keman çalabiliyorum.. Herhalde köyümde kalsam bu eğitimi ancak rüyamda görebilirdim.. Amcamın kızı benim gibi 13 yaşında ve onu evlendirdiler… Bu kızımızın mektubunu ölünceye kadar Türkan Saylan’nın cebinde taşıdığını artık hepimiz biliyoruz.
Açık oturumun devamında araştırmacı gazeteci Ayşe Önal söz alarak .- “Belki cenazeye gelmeye çekindiler. Ama her şeye rağmen gelselerdi HALKLAR ARASI BÖLÜNMEYİ YAKINLAŞTIRMIŞ olurlardı.. Bu bir RUHSAL BÖLÜNMEDİR” dedi.
Yeni kuşak gazetecilerinden Ece Emel Kuran da .- “ Herhalde ileride genç kuşağı FETTULLAH GÜLEN’İN ÇOCUKLARI ve TÜRKAN SAYLAN’IN ÇOCUKLARI DİYE İKİYE AYIRMAK DURUMDA KALACAĞIZ” diyerek kafalarımızda oluşan alarm zilinin tuşuna bastı!!!
Köyünden bir defa bile çıkmamış insanlar Kars’tan Van’dan gelip okuttuğun kız çocukları için şükran borçlarını ödemeye çalıştılar ve hatta bir Kardelenin babası o günden itibaren mezarının başından ayrılmayarak tüm bakımını üstlendi ve senin sevdiğin papatyalarla donatmaya çalışıyor.
İnsan sağlığına, eğitime cüzamla savaşa verdiğin hizmetler için şahsım, gazetem ve derneğimin tüm üyeleri adına gıyabından saygıyla eğiliyor ve kurduğun Çağdaş Yaşam derneğinin tüm gönüllülerine aile efradına ve Kardelenlerine başsağlığı diliyorum.
Ayrıca; Türkan Saylan’ın bıraktığı noktan bu insanlık savaşının bayrağını taşıyacak olan yeni başkan Prof. Dr. Ayfer Çelikel’i candan kutluyorum.
SANATÇILAR VE SANATSEVERLER
DERNEĞİ BAŞKANI
LERZAN ÖKE