UMUTSUZ GENÇLİK
 neden abuk sabuk örneğin YEMEKTEYİZ ya da YABANCI GELİN gibi programlar erken saatte yer alıyor da, tüm Türkiye’yi enterese eden açık oturumlar geç saate veriliyor?..Bazen bu sualim programı yöneten kişiye toplantı esnasında sorulduğunda; “herhalde seyredilmesin” diyerek beni cevaplamış oluyor.
İşte TRT 1’de 2.03.2009 Pazartesi gecesi saat 24’te “nasılsınız” adlı açıkoturumda üniversiteli gençlerimizin Türkiye’mizin ve kendi geleceklerinin analizi ve niçin siyasete karışmak istemediklerinin nedeni;
Ülkemizin dört bir yanından gelen gençlerimiz öğrenci konseylerinde yer almış ve bu toplantılarda özgürce fikrini söyleme yeteneğine sahip ve de; çoğu politikacılarımızı gölgede bırakacak tarihi, siyasi ve sosyal bilgi donanımına sahip... Onları dinledikçe insan iftihar ediyor. Ancak, çoğunlukla birleştikleri nokta; onların varlığını ve fikirlerini dikkate almadan yapılan yapılaşma, yardımlaşma ve yurtlar sorunları…
Mimaride okuyan bir talebe; bir şehrin mimari düzenlemesinde meydanların önemini vurgulayan ve Paris’ten, Viyana’dan, Prag’dan örnek verirken, siyasal bilgilerde okuyan bir diğeri; “Siyasi partilere katılmıyoruz, deyim yerindeyse hatta nefret ediyoruz, zira katılımda demokrasi yok… Paranız ve ağabeyiniz olmadan siyaset yapamaz, partilerin gençlik kollarındaki arkadaşlarımız gibi üstlerimiz ne derse onu yapmak ve tasdik etmek durumunda kalırız”diyor…
Açık oturumun tek türbanlı genç kızımızda; “Bakın toplantının başından beri benim türbanlı oluşumu ima eden bir söz geçmedi… Aslında bu konu üniversiteli gençlik arasında hiçbir zaman sorun olmadı, sorunu politikacılar yaratıyor, dış görünüşten ziyade içsel düşüncelerimiz önemli” derken bir diğeri;
 “Belediyeler sadece köprüler ve yollar yapmanın ötesinde sosyal projelerde üretmeli” diyordu.
Türkiye’mizin geleceği konusunda da; öğrencinin de, köylünün de, işadamın da şu anda büyük maddi sıkıntı içinde olduğunu vurgulayan ve yurtlarda yaşayan gençlerimizin sorunları ile yerel yönetimlerin ilgilenmediği, bu nedenle barınma ve eğitim haklarının istismar edildiği, devlet kredisi ile okuyan talebelerin ise; mezuniyetten hemen sonra, daha bir işe girmeden burs olarak ödenen paranın geri istenmesi, ve de en önemlisi; mezun oldukları zaman okudukları branşın aksine bulabildikleri herhangi bir iş kolunda çalışma mecburiyetleri onları MUTSUZ ve UMUTSUZ hale getirmişti..
Seçime yaklaşırken; ülkemizi yönetmeye çalışanların kalitesiz kömür dağıtıp halkı zehirlediğini ve insanları nasıl “SADAKA KÜLTÜRÜNE” alıştırdığını da vurgulayan gençlerimizin son sözleri de şöyle bitiyordu;
“Tarih kitaplarımızın da artık bir revizyondan geçirilerek, yüz ya da iki yüz evvel yaşanmış olayları geride bırakarak ne kendimizi ve ne de başka ülkeleri suçlamadan yaşamak ve BÜTÜN DÜNYA İLE DOST OMAK…”
Üniversiteli gençlerimizin yarınlarından umutsuz olmalarına hak veriyor ve fakat ileride ülkemiz yönetiminde söz sahibi olarak büyük rol oynayacaklarına inanıyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol