GÜNEYDOĞUDA İNSAN OLMAK
Ülkemizde neler olup bittiğini, doğumuzda,  batımızda ne senaryolar geliştiğini, insan denilen varlığın eğitilmediği sürece nasıl “En acımasız canlı” olabileceğini ancak benim gibi uykusunu feda edip televizyonları başında sabahlayanlar detayları ile öğrenebilirler.
 24,15’te başlayıp 3,45’te biten açık oturum Mardin’in Midyat Otelinin terasında yer alıyor. Açık oturumun gündemi ise buradaki sorunların çözümü..
 Konuşmacılardan ilk söz alan Mardin’li “Midyatlılar Derneği” Başkanı Avk. Zeynep hanım; - “Ben Güneydoğulu kadın olmaktan çok mutluyum.. Burada yaşayıp buranın havasını teneffüs etmek lazım.. İnsanlarımız sıcak kanlı ve misafir perverdirler.. Elbette törelerimiz var.. Medya bu olayı korkunç bir biçimde yansıttı.. Bunlar münferit olaylar. Evet, bölge olarak eğitimde ikinci planda kaldık” diyerek 44 kişilik katliamın faturasını yazılı ve görsel basına çıkarmaya çalışırken “Türkiye’de en çok turistin öldürüldüğü yer Antalya’dır” diyerek Mardin’de işlenen suç oranı ile birde kıyaslama yapıyor!!!
 Ali Kırca; -“ Mardin Valisi bir süre evvel kızların okula gitmesi için çağrıda bulunmuştu ama buna uyum sağlanmadı; Töreleriniz neden ‘EVET’ diyemedi” sualini Sosyolog Doc. Dok. Recep bey şöyle cevapladı;- “Tarih içinde buradaki mozaik topluluk kardeşçe ve dostça yaşamış; Aslında, Mardin Güneydoğu’nun en gelişmiş merkezi sayılır. Nüfusun %43 ü aşiret mensubudur. Yani ağalık ve aşiret sistemi ile yaşayan bir toplum” derken bir diğer konuşmacı “ %20” diye düzeltme yaptı ve “Mardin’de geçmiş yıllarda bir cinayet işlense milat olurdu” diyerek birde övgüde bulundu..
 Ali Kırca; “Burada bir takım orunların olduğu bir gerçek, mesela töre cinayetleri gibi.. İşte bu toplantıyı tüm sorunların çözüme ulaşması ve dinler arası diyologu harekete geçirmek için yapıyoruz.
 Salime Özben;- “Ben Mardin metropoliteni olarak şunu söylemek istiyorum. Mardin 3000 yıldır Ortadoğu’nun tarihi bir şehridir. “SÜRYANİSİ, KÜRT’Ü, ARABI, ERMENİSİ VE TÜRK’Ü” ile kardeşçe yaşıyoruz.. Ben Mardinliyim mesela benim annem bir Süryani çocuğa süt vermiştir bence günümüzdeki insanın ruhsal boyutunda bir eksilme var. Mardin Müftüsü ile de bu konuda aynı görüşü paylaşıyoruz” diyerek buradaki günümüze kadar işlenen cinayetleri mazur göstermeye çalışmış ve “Bu boyutu tedavi etmek lazım, sevgi eksikliği var.. 1970 ve 1980 yılları arasında Süryanilerin buradan göç ettirilmesi Mardin halkının geri kalmasına neden olmuştur” diyerek konuşmasına sürdürdü.
 Yıllarca bu yörelerde tetkik yapmış araştırmacı yazar Ayşe Önal ise görüşünü şu şekilde dile getirdi;- “Bu olayları Kürt sorunu olarak değil insanlık sorunu olarak değerlendirmek lazım.. Temelinde erkek egemenliği var.. Aşiretler bu sorunların bir parçasını teşkil ediyor. Feodal yapı olarak güçlerini siyasette bile gösteriyor.. 2003 yılında 8 aylık bir hamile kadını evlenmeden çocuk sahibi oldu diye ölüm fermanı çıkaran aşiret mensuplarıdır.. Güçlerini de bu şekilde göstermeye devam ediyorlar”…
 Ne tesadüftür ki; gazeteci Ayşe Önal’ın açıklamalarını onaylar gibi açık oturuma katılan Mardin’li ses sanatçısı ROJİN’de ölüme mahkûm edilmiş bir kadının ağıtını seslendirmeden evvel “BU ŞARKI ÖLÜMÜN SESİ DEĞİL BUNDAN SONRA YAŞAMIN SESİ OLSUN” diyerek şu açıklamayı yapıyor; -“ Show TV Televizyonda “Korolar Yarışıyor” programında Mardin’i temsil ediyorum.. Eğer birinci olursam kazanacağımız para ödülü ile katliamın yapıldığı köye bir okul yaptırarak yarışma gereği de ismimi verecek ve özellikle kızlarımızın okumasını sağlayacağım” dedi.
 Mardinli olduğunu söyleyen bir genç kızda;- “Bence bu bölgede en son işlenen toplu cinayet eğitimsizlikten öte ruhu bozukluktur, yani patolojik bir olaydır, pisikiyatristlerin olaya eğilmesi lazım” demesi üzerine yerel bir film yapımcısı da İstanbul’dan gelip burada film çeken senaristleri suçlayarak;- “Öyle diziler çektiler ki tükenmeye yüz tutmuş kan davalarını, namus davalarını hortlattılar”dedi...
 Son söz alan bölgenin barış elçisi namı ile anılan Sayıt Bey;-“ Bu bölge haysiyetine şerefine çok bağlıdır.. Kusurlarımız elbette vardır, misafir perveriz ama cahiliz daha çok eğitilmeye ihtiyacımız vardır.. 2008’de Kaymakamımız başta olmak üzere bir “BARIŞ KOMİTESİ” kurduk ve her köyde köyün imamı ve öğretmeni ile oluşturulan kadromuzla şimdiye kadar 107 husumet davasını çözdük, eskiden birbirlerini seven ve birlikte olan çiftler namus cinayetine kurban giderken 98 gencimizi bu durumdan kurtarıp evlendirdik.. Şimdi artık bu namus davaları, cinayetleri ve “BAŞLIK” adı altında kızların satılması kalmamıştır.
 Açık oturum esnasında Mardin’in ünlü telkari ustası Süryani Corc Bey de toplantı boyunca “MARDİN GÜVERCİNİ” adını verdiği gümüşten bir eser meydana getirdi ve bunu Ali Kırca’ya takdim ederek “Bu güvercin Mardin’in simgesidir” dedi ve Ali Kırca, Sayıt Bey ile birlikte iki canlı beyaz güvercini havaya uçurarak gündemi iyi dileklerle sona erdirdiler.
  Bu yazıyı kaleme aldığımın hemen ertesi günü yine gecenin 24’ünden sonra TRT’de “Koruculuk sistemi” üzerine yapılan bir açık oturumdan sadece ufak bir bölümü alarak yazımı noktalamak istiyorum.
 Star Gazetesinden Mahir Kaynak şöyle diyor;-“Koruculuk 1986’da devletin aczinden kurulmuş bir örgüttür.PKK’nın bölgeden temizlenmesi için kurulmuştur ve mevcut PKK’nın 10 mislidir, Türkiye’de her ne olursa olsun bir etnik sorun var.. Koruculuk yanlış bir sistemdir ve de okuması yazması olmayan insanların eline bu kadar silah verilirse netice böyle olur ve namlu zaman zaman kendi kendilerine döner…
SİLAHLARIN KONUŞMADIĞI, İNSANLARIN İNSANCA DAVRANDIĞI VE YAŞANDIĞI BİR TÜRKİYE ÖZLEMİ İLE.
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol