Devlet sanatçısından devletin haberi yok
Kısa bir süre önce kaybettiğimiz tiyatro sanatçımız Gazanfer Özcan için basında çıkan açıklamalar sanki bu yazımı onaylıyor gibiydi..
Türk tiyatrosuna gönül vermiş 78 yaşındaki devlet sanatçımız Gazanfer Özcan, belki de daha nice yıllar yaşayacak ve yeni yetişen sanatçılara ışık tutacaktı. Ne çare ki, eşinin ve kendisinin önemli rahatsızlıklarının tedavi masraflarına eklenen tiyatro vergi borcunun 30–40 bin liradan giderek faiziyle katlanıp 500’e ulaşması py pass ameliyatı geçirmiş kalbini zorlamaya başlamıştı.

İki yıl önce çıkan bir kanunla Özel Tiyatroları Değerlendirme Kurulu’na müracaatı neticesinde; diğer tiyatrolara dağıtılan 50 bin TL’nin, vergi borcu nedeniyle kendisine verilemeyeceği gerçeği ile karşılaşmış ve hastalığına aldırış etmeden son gününe kadar bu borcu ödeme gayreti içine düşerek bu sorunu da çevresine hissettirmemeye çalışmıştır.
Devletimizi idare edenler nedense cenazede bir araya gelirler bir gövde gösterisi yapar gibi. Örneğin; Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cenaze dönüşü bir soru üzerine “Üzerimize düşen ne görevimiz varsa yaparız, ben merhum sanatçımızın sorununu bugün öğrendim” diyerek çoğu sanatçılarımızın çektiği sıkıntılardan bir haber olduğunu vurgularken, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’de Kozyatağı’nda altı ay sonra tamamlanacak kültür merkezindeki 420 kişilik salona Gazanfer Özcan adının verileceği vaadinde bulundu. Maliye Bakanı Unakıtan da cenazede ki kadro içinde olsaydı herhalde; “Amerika’da ben kendi sağlığımın derdine düşmüşüm, ölen ölmüş bir kere ben ne yapabilirim” diyecekti…
Oysa şöyle söylemesini dilerdik; “Bu borcun geride kalan varisleri daha fazla üzmeden ve özellikle merhumun sevgili eşi değerli sanatçı Gönül Ülkü Özcan’ı da peş peşe kaybetmeden bu sorunu ortadan kaldırmaya çalışacağız”…
Sanatın ve sanatçısının değerini bilmeyen bir ülkede yaşamak ve sadece Atatürk’ün sanatçılar için söylenmiş veciz sözleri içinde avunmak ne zormuş meğer…

Dayısız, amcasız yurtdışında sanat yapmış bir kişi olarak batının sanatçıya yaklaşımı ve ilgisini, bizimkilerinde ilgisizliğini çok iyi biliyor ve yaşanmış bir anekdotu konuya benzerliği nedeniyle sizlerle paylaşmak istiyorum; Yurda dönüşümde yaptığım basın toplantısı ile tüm başıma gelenleri kamuoyuna duyurmaya çalıştığımda zamanın Kültür ve Turizm Bakanı Ali İhsan Göğüş acilen beni Ankara’ya çağırmış ve bende ödül alacağımı zannederek büyük bir sevinçle Ankara’ya gitmiştim.
 
Bakan beyin beni asık bir suratla karşılaması, yerinden kalkmaması ve yer göstermeyerek ayakta tutması ve de sert bir sesle;
-“Lerzan Hanım siz bu cesareti kimden alıyor ve bizim Avrupa’da ki görevlilerimizin ilgisizliğinden böyle nasıl bahsedebiliyorsunuz?” dediğinde verdiğim cevap şuydu;
-“Ben bu cesareti Atatürk’ümüzün vecit sözü olan; “Herkes istediği mevkiide olabilir hatta sizin gibi bakan bile olabilir ama sanatçı olamaz” demesinden alıyorum. Ayrıca sizin oturduğunuz koltuk öyle kaypaktır ki biri gider biri gelir ama ben bir yere gitmem.. Siz evvela protokolü öğrenin ve hem bir sanat elçisi hem de bayan bir konuk olarak bana oturmam için evvela bir yer gösterin…” dediğimde;
-Lerzan Hanım, anlaşılan sizinle evvela dost olmak lazım diyerek elimi sıktı ve yer gösterdi. Sonradan iyi dost olduk. Avrupa’da Türkiye’yi temsil eden kültür ve turizm ateşelerimizden Altan Öymen’in ailece ilgisini ve Aytemur Kılıç’ın da aksine bir sanatçıya nasıl çelme taktığını ve tüm bu maniaları nasıl göğüslediğimi dinledi ve de, şimdiki Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay gibi “Bunlardan haberim yoktu. Şimdi öğrendim demişti”!!!
Biz şimdi “Avrupa Yakası’nı” sensiz nasıl seyredeceğiz? Diyerek sözümü noktalıyor ve başta değerli aile bireylerine ve meslektaşlarına başsağlığı ve GAZANFER BABA’ya da şahsım, gazetem ve başkanı olduğum Sanatçılar ve Sanatsevenler Derneği’nin tüm üyeleri adına Allah’tan rahmet diliyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol