AVRUPA BİRLİĞİNE GİRERKEN SANATÇININ ROLÜ

Avrupa Birliğine girmek ısrarında olduğumuz şu sancılı ve zor günlerde Türk Hükümetine olduğu kadar Türk Milletine de bazı görevler düşmektedir. Etnik kökenleri ne olursa olsun bir millet böyle zamanlarda yan yana olmasını bilmeli ve yaşadığı ülkenin sorunlarını hafifletmeye çalışabilmelidir.

Atatürk’ün “Herkes her mevkiye gelebilir, Cumhur Başkanı bile olabilir, ancak sanatçı olamaz” diyerek yücelttiği ve bir ayrıcalık tanıdığı biz sanatçılara ve de bu sanatçıları bir araya getiren Derneklere daha da çok görevler düşmektedir kanımca..

Atatürk bizlere bu ayrıcalığı sadece yaratıcı gücümüz olduğu için değil “ÜLKELER ARASI SANAT VE KÜLTÜR KÖPRÜSÜNÜ” kurabildiğimiz içinde vermiştir ve de, özellikle Avrupa’ya açılabilmiş sanatçılarımızın sadece kendilerini değil, Türk halkını, ülkemizin doğal güzelliklerini ve en önemlisi Türk’ün dost kişiliğini belirtmekteki rollerimiz açısından da bu övgüyü yapmıştır.

Yurt dışında periodik dahi olsa iki sene yaşayabilmiş ve Avrupa’nın hemen hemen tüm ülkelerinde sergi açmış bir sanatçı ve araştırmacı gazeteci olarak şahsen ben üstüme düşeni yaptım ve bizleri daha iyi tanımalarına özen gösterdim. Benden evvel ve sonra giden değerli pek çok sanatçımızın da bu görevi içtenlikle bir “SANAT ELÇİSİ” olarak yaptıklarına inanıyorum.

Sanat evrensel olduğuna göre; sanatçı da evrenin, yani tüm dünya’nın insanıdır. Bu nedenle sanatçı her gittiği ülkeye ilk adımda intibak eden kişidir. Zira, hiçbir art düşüncesi ve politik sorunu yoktur. Ancak, sanat bizatihi politika olduğuna göre sanat elçiliğine bu perspektiften gösterme şansına sahiptir. Örneğin; yıllar önce Kıbrıs Ledra Palas’da (1959) açtığım bir sergide ki, seçim zamanı denk düştüğü için tüm dünya basını oradaydı. Çarşaflı kadınlara karşı çıkışımı ve Arap kadınları ile bizi karıştırmasınlar diye yansıttığım çimento-seramik yapıtlarım Amerika’da Phledelphia’da Woodword firma temsilcisi tarafından ilginç bulunmuş ve bir seneliğine orada hizmet vermek için teklif yapılmıştı. Tabi bu konudaki ikinci şansım da inşaat çimentosunu seramiğe uygulayarak bir yenilik yaratmış olmamdı.

İşte; vaktiyle bana yapılan ve maalesef bazı nedenlerle gidemediğim bu sanatsal davet bana ülkemizde bir “SANATÇILAR KÖYÜ” kurma fikrini getirdi ve Kıbrıs dâhil ülkemizin tüm yörelerini bir yıla yakın araştırarak bu elli yıllık gayemi İstanbul’a 60 km mesafedeki Silivri Akören köyüne bağlı Gazitepe yolu üzerinde, 150 dönümlük bir arazi üzerinde gerçekleştirme şansını yakaladık.

30 yıldan beri başkanlığını yaptığım Sanatçılar ve Sanat Sevenler Derneği bünyesindeki üyelerimizle birlikte 24 sene evvel başlattığımız bu köy 2006’da tüm dünya sanatçılarına kapılarını açacak ve uluslar arası boyutta oluşacak, yerli ve yabancı sanatçıların bir arada çalışabilecekleri atölyeleri, sergileme mekanları, sanatın tüm dallarına cevap verecek düzeyde olacaktı..

Ayrıca Yaz ve Kış sanatçılarımıza, yerli ve yabancı Tv ve basın mensuplarına hizmet verecek köyümüz ülkemizin geniş çapta propoganda kaynağı olacak ve gelişen dünya turizmine de Türkiye’den ışık tutacaktı.

Ne çareki; 24 yıldan beri devam eden bu Sanatçılar Köyü kurma savaşımızın neferleri durumunda olan 72 üyemden ancak 16 sı tüm imkânlarını zorlayarak binalarını kurabildiler ve geri kalan arkadaşlarımda devamlı değişen imar kanunlarından ve kazanılmış haklarımızın acımasızca iptalinden dolayı büyük üzüntü içinde beklemeye girdiler; binalarını yapmış olanlarda tüm imar yasalarına riyaret ettiğimiz halde bir gün yıkarlarmı endişesi içindeler; işte yazımın bazı cümlelerinin son hecelerindeki katiyet ifade eden (DIR) ların yerine (DI) lar bu nedenledir.

Ak Düşünceler ve anlımızın teri ak paralarla çıktığımız bu güzel amaçlı yolda elbette devletimize de düşen görevler var. Bizler; kendi mütevazı imkânlarımızla memleketimize bir köy kazandırmak ve Avrupa Birliği’ne girmede bir nebze katkımız olsun istiyoruz. Sizden tek isteğimiz yolumuzun üzerindeki bürokrasi engellerini kaldırın.


Çocuklarımızın şarkısı olarak dillerde dolaşan “GİTMESEKTE GÖRMESEKTE O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZDÜR” şarkısını tersine çevirerek, bu köy gelip herkesin görebileceği Silivri’ye kazandırılmış bir Sanatçılar Köyü olup belki de Avrupa Birliğine girmede bir sanat köprüsü olacaktır.                 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol